Pınar Karşıyaka, sezonun çok başı ama önündeki 15 günlük dilimde kırılma maçları oynayacak. Kulübün yaşayan efsanesi Ufuk Sarıca'ya ilk kez bu kadar sesli tepkinin olduğu bir dönemi yaşıyor.

Kaf Kaf. Avrupa'daki istikrarsız gidişat can sıkıntısının sebebi ama ligde alınan olumlu sonuçlar İzmir ekibine moral, enerji, kredi veriyor. Geçtiğimiz cumartesi günü Frutti Extra Bursaspor ile oynanan mücadele de öyle bir karşılaşmaydı yeşil kırmızılılar için. Son Eurocup finalisti karşısında 3 periyot geriden gelip maçı kopartmak çok şey kazandıracaktır Karşıyaka'ya sezonun geri kalanında. Son 10 dakikada öyle çok aksiyon yaşandi ki, 4-5 bölümlük basketbol dizisi hikayesi rahatlıkla çıkardı. Bu sezon belki de ilk kez Jaylon Brown gerçek bir skorer gibi oynadı. Sezon başından beri şuta kalkışından bile kalitesi belli oluyordu ama bir türlü kabuğunu kıramıyordu. Artık meziyetlerini ortaya çıkarmaya başladı. Ama Brown her parladığında eski Karşıyakalı Onuralp Bitim cevap verdi. Bir kez daha Karşıyaka'dan bu yana geçen 2 yılda inanılmaz üstüne koyduğunu gördük Onuralp'in. 4-5 sayılık üstünlükle Kaf Kaf maçı götürüp bitirecekken, bir anda Dudzinski'nin 3'lüğüyle son 40 saniyede 1 sayı geride düştü İzmir ekibi. Onuralp teknik olarak gelişmişti ancak bakalım duygusal sınavdan geçecek miydi? Karşıyaka tribünleri önünde 2'de 1 attı. Sonrasında Delgado, maçın kırılma anı olacak bir ribaund alıp avantajı İzmir ekibine geçirdi. Artık mücadelenin bitimine 2 saniye kala hücum hakkı Bursaspor'daydı ve hep hücumuyla tanıdığımız McCollum'un, Needham karşısında yaptığı savunma, galibiyetin ilanı oldu. Bu zafer, 15 günde oynanacak 4 kritik maçta Karşıyakalı oyuncuların tek yürek olmasında tutkal olacaktır. Herkesin yüzde yüzünü vererek alınan Bursaspor galibiyeti, özellikle taraftarın çok eleştirdiği Avrupa arenasında oynanacak kritik Murcia eşleşmesi öncesinde mücadele anlamında çok katkı verecektir Kaf Kaf'a. Bursaspor maçı bu takım için milat olacak gibi görünüyor.

ATEŞLİ GECELERDEN KURTARAN 11

Kendimi bildim bileli spor yanı başımda. Bir uzvum gibi. 2022 Dünya kupası 18 Aralık'taki final maçıyla resmi olarak bitti ama benim için gruplar tamamlandığında o sayfa kapanmıştı. Hayatım boyunca, Dünya kupalarında, Avrupa şampiyonlarında grup maçları bittiğinde bir hüzün çöker bana. Normalde televizyondan izleyemeyeceğimiz İran, Panama, Suudi Arabistan, Kanadalı oyuncuları artık göremeyeceğim için üzülürüm. Turnuvadan sürpriz çıkma olasılığı, turlar ilerledikçe azaldığı için kederlenirim. Gece uyuyamadığımda ya da özelikle çocukken ateşlenip kabuslar gördüğümde en son hangi turnuva tamamlandıysa o şampiyonanın en iyilerinden kadrolar kurup iyileşmeye çalışırım. Bazen sadece kel oyunculardan kurulu bir 11, bazen savunmacılardan kurulu bir ilk 5 yapıp yorganın altında ateşimi düşürmeye çalışırım. Hatta hiç unutmam yine o ateşli bir gecenin uykusunda okul bahçesinde Vieri, Recoba, Candela ile havadan paslaşma oyunu oynamıştım ve o rüyanın mutluluğu 24 yıl sonra da hala hafızamda. Bir çok spor branşı geçmişten günümüze hayati reflekslerimden biri kendimi bildim bileli. Koklamak, duymak, işitmek gibi sporu takip etmek de kimyasal tepkimem gibi. Yine bir çocukluk anımdan bahsedeyim. Ortaokulda iş-teknik dersinde öğretmen herkesten serbest bir beceri çalışması istemişti. O zaman da bilirsiniz boncuklu ağaç yapmak kesin 5 almanın kısa yoluydu. Ama ben bir deftere Alman, İtalyan, İspanyol, İngiliz ve Fransa 1. Ligi'nden 7'şer takımın 18 kişilik kadrolarını yazmıştım. Her takıma 2 sayfa ayırmıştım. İlk sayfa o takımın bir yıldız oyuncusunun formalı, şortlu, tozluklu boydan çizimini içeriyor. Diğer sayfada 18 kişilik kadro yazılı. O formayı çizerken aldığım zevki hala unutamam. Örneğin Türk Mili Takımı'nın dizaynına benzeyen Lazio forması. Beyazın üstüne göğüsten geçen mavi kuşağı kuru kalemle dikkatle çizmem, o dönemin modası dilli krampon detayını unutmamam, Nesta'nın saçlarını bir kuaförün tıpkı ombre yapması gibi titizlikle boyamam futbola, spora olan ilgimin ilk tohumlarıydı. Bu arada benim için dünyadaki en komple stoper Lazio zamanındaki Nesta'dır.