Peşinen söyleyeyim, onurla yaşamak, geleceğe bırakılan en güzel mirastır.
Evde anamız, babamız, okullarda öğretmenlerimiz bize ne güzel öğütler verirlerdi.
Bize söyledikleri ve öğrettikleri;
İzzetinefis!
Haysiyet!
Şeref!..
Bu sözcükler ne kadar da önemli ve değerliydi.
Bu sözcükler aynı zamanda onur sözcüğüyle eşleşmekteydi.
Onurla yaşamak, hayatımızı güzelleştirmek, renklendirmek ve insanca yaşamak demekti.
Tek bir şeyi arkamızda bırakırız, bu dünyadan göçerken:
Onurla ve saygıyla anılmayı!..
Çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakabileceğimiz tek kalıcı olan şey, onurla ve saygıyla anılmak!..
Diyeceksiniz ki nereden çıktı şimdi onurla yaşamaktan söz etmek?
Bazı gazeteleri okurken, duyduğum şeylere inanmak istemiyorum.
Avanta, soygun, rüşvet başını almış gitmiş.
Liyakatten uzaklaşma, devletin içine sızmış.
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz.”
“Bal tutan parmağını yalar.”
“Devletin tükenmez malı vardır, bir yolunu bulup ondan aşırmayan budaladır…”
Devlete hıyanet etmeyi düşünenler ve bunu alışkanlık haline getirenler, bir de kalkıp bu
sözlere, atalarımızın sözü diye sahip çıkarlar.
Acaba kaç memlekette bu tür atasözleri olabilir diye düşünüyorum.
31 Mart’ta yerel seçimler yapıldı, beğenilen belediye başkanlarının çoğu yerlerini korudu, değişim
şart denilen yerlerde yeni belediye başkanları seçildi.
Basından duyuyoruz, çoğu il ve ilçede yeni belediye başkanları şaşkınlık içerisinde, çaresizlik içerisinde.

Diyeceksiniz niye?
Çoğu belediyenin bütçeleri tamtakır.

Belediyeleri borç batağı içine sokmuşlar.
Esnafa borç, şirketlere borç, yatırım karşılığı için İller Bankası'ndan alınan kredi borçları…
Hacizlerle karşı karşıya kalan yeni belediye başkanları, belki de seçildiklerine pişman.
Bu hale nasıl gelinmiş, niçin gelinmiş, her şey bir muamma.
Tabii ki siz ihaleleri yandaşlara kat kat daha fazlasına verirseniz…
Belediyelerin işletmelerini yandaşlarınıza veya yakınlarınıza kiralarsanız…
Derneklere, vakıflara, cemaatlere belediyelerin paralarını haksız yere aktarırsanız…
Hiç gitmediği belediyeden maaş alan bankamatikçileri çoğaltırsanız…
Hiç gereksizken yüzlerce araç kiralayarak, milyonlarca lirayı birilerinin cebine aktarırsanız…
Devleti, kişisel ve partisel çıkarlar uğruna yiyip tüketirseniz…
Sayıştay raporlarına rağmen, kurumların harcamaları sorulduğunda “Sırdır, söylenmez” derseniz…
Onurlu yaşamakla eş değer olan izzetinefis, şeref, haysiyet sözcüklerini ayaklar altında ezdirirseniz…
Bu ülkede onurlu yaşamaktan nasıl söz edeceğiz?