“Yani içerde on yıl, on beş yıl, daha da fazla hatta

Geçirilmez değil geçirilir, kararmasın yeter ki
sol memenin altındaki cevahir!”

Nâzım Hikmet, 1933-1934/ 1938-1950 yılları arasında asılsız suçlamalarla İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa’da cezaevinde kaldı. Yaklaşık 13 yılı bulan hapisliğinin 11 yıla yakınını Bursa’da geçirdi. O, yaklaşık 800 mahkûmun yattığı hapishaneye 1940 Aralık’ında pötikareli bir çula sarılı yatak dengi, meşini eskimiş iki bavul, bir sepetle geldi. Hatta yeni yeni şiir yazan Orhan Kemal, şairin gelişine şaşırdığını “Demek o da bizim gibi herhangi bir insandı, şiirden gayri şeyler, fani şeyler de düşünebilir, yatak dengi, bavulu, sepeti olabilirdi” sözleriyle aktardı anılarında. Asla mutsuzluğa düşmedi, bir sarmaşık örneği yaşama tutundu.

Bursa Hapishanesi’nin öğretmeniydi de. Herkese bedava dilekçe yazardı. O dilekçeleriyle çok sayıda tutuklu yarı yarıya ceza alabiliyordu. Hapisliklerden İbrahim Balaban’ın ressam, Orhan Kemal’in de romancı olmasına katkısı yadsınamazdı. Bursa’dan mektuplarıyla Malatya cezaevindeki Kemal Tahir’in yazarlığına vermişti. Yine Bursa’da eşini düşünmeye ayırarak “Gece 21.00-22.00 Şiirleri”ni, Piraye’ye şiirlerini göndermişti.

Yazar Güney Özkılınç, “Nazım'ın Bursa Yılları” çalışmasında ozanın şiirlerinin, Güney Amerika kıtasına kadar ulaştığını, Ekvator’da içinde dünyaca ünlü 12 şairin bulunduğu bir antolojiye girmeyi de başardığını yazar ve ekler: “Memleketimden İnsan Manzaraları da Bursa Hapishanesi’nde yazılan dev bir eserdi. Zindanın kalın duvarları, onun şiirlerinin dışarı çıkmasını ve çeşitli dillere çevrilmesini engelleyememişti!”

Ve Bursa’da bundan 75 yıl önce yazılmış Bursalı bir Nazım şiirinden dizeler:

“Ve zeytin devşirilmekte…/ Bir yandan kışa girilmekte,/ bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor./ Bense hasretinle dolu/ Ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü/ Yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursa’da”

***

O dönemde Cahit Sıtkı Tarancı da 'Abi' dediği Nazım’a bir şiir adar; adı 'Bir Şey'dir! Bir dost aracılığıyla da elden Nazım'a yollar. Daktilo edilmiş bu şiirden de bir bölüm alıntılayalım: “Bir şey daha var yürekler acısı/ utandırır insanı düşündürür/ Öylesine başka kalp ağrısı alır / beni ta Bursa’ya götürür/ Yeşil Bursa’da konuk bir garip kuş otur denmiş oracıkta oturmuş/ ta yüreğinden bir türkü tutturmuş/ ne güzel şey dünyada hür olmak hür/ Benerci, Jokond, varanüç, Bedrettin/ hey kahbe felek ne oyunlar ettin/ En yavuz evladı bu milletin/ Nazım Ağbey hapislerde çürür”

***

Nazım şiiri okur, ancak bazı sözcüklerden rahatsız olmuştur. “Bir garip kuş”, “otur denmiş oracıkta oturmuş”, “hapislerde çürür” gibi sözlere tepkilidir. Kızmıştır. Kendisine gönderilen daktiloyla yazılmış Cahit Sıtkı şiirinin altına el yazısıyla ünlü “Yatar Bursa

Kalesi’nde”yi cevap olarak -el yazısıyla ve N.H.Ran imzasıyla- kaleme alır; “Sevdalınız komünisttir/ on yıldan beri hapistir, yatar Bursa kalesinde/ Hapis amma, zincirini kırmış yatar/en álá bir mertebeye ermiş yatar/ yatar Bursa kalesinde/ Memleket toprağındadır kökü/ Bedreddin gibi taşır yükü/ yatar Bursa kalesinde/Yüreği delinip batmadan, şarkısı tükenip bitmeden/cennetini kaybetmeden, yatar Bursa kalesinde.”

(Tarancı ve Nazım şiirinin bulunduğu sayfayı Piraye Hanım arşivinde Yeşim Bilge bulmuş

ve Sözcükler Dergisi’ne göndermişti.)

Nazım da Cahit Sıtkı da, yaşamı ciddiye alandır, tepeden tırnağa Türkiye’dir...

***

Bir hasretlik türküsü “Büyük Şair” Nazım, 118 yaşında bugün. Onu bir Cahit Sıtkı’yla olan anısıyla andık, bir de şu dizeleriyle; “yapraklara dallara/ Yeşillere allara/ Nice nice yıllara Nazım/ Nice nice yıllara./ Yaprak dala al yeşile yaraşır/ Gayri bundan sonra/ Vermem seni ellere!”