Sistem hızla artan sayıda mağdur üretiyor.
Hukuk varmış gibi görünse de, adaletin varlığı tartışılıyor.
Kanun Hükmünde Kararname ile görevden alınan akademisyenlerin sayısını, isimlerini artık anımsayan bile yok.
Kanıksadık mı?
Korkarım evet...

***

Hani üniversiteleri kapanan, bir anda kendilerini sudan çıkmış balık gibi hisseden gençler vardı, anımsadınız mı?
Belki...
Bütün sorunları çözülecekti, ne oldu?
Sadece yaşayanlar biliyor...

***

Bir kısmı devlet üniversitelerine paralı okumaya gitti.
Alışabilirler umarım.
Bir kısmı da okulunu bitirip hayata atılacaktı.
Atılabildi mi?
Hayır...

***

Çünkü sistemin kendilerini yönlendirdikleri üniversiteler, çıkış belgelerine ya da diplomalarına şu notu düşerek ellerine verdi:
Gerekli çalışmalarını KHK ile kapatılan .... Üniversitesi’nde başarıyla tamamlayarak...”
15 üniversite kapatılmış, 65 bin öğrenci mağdur olmuştu...
Şimdi mağduriyetlerine yenisi ekleniyor.
Siz işveren olsanız, hiç korkmadan diplomasında böyle bir not bulunan yeni mezun bir mühendise iş verir misiniz?
Vermezsiniz...

***

Bitti mi?
Hiç biter mi?
Aynı KHK ile çalıştıkları üniversiteden ilişkileri kesilen öğretim üyeleri ne durumda?
Perişan...
İçlerinde son bir haftada ikisi intihar etti.
Son intihar edenin geride bıraktığı “Ben bu suçlama ile yaşayamam” sözlerini kim ciddiye aldı?
Hiç kimse...
Sistem mağdur üretiyor ve mağduriyetler toplumu korkutuyor.
Korkunun girdiği toplumlarda gerginlik artıyor.

***

Mağdurların yanında bir de mağrurlar türedi.
Sokakta, işte, okulda, yolda.
Gözümüzün içine baka baka, haksızlığı hukuksallaştırarak geziniyorlar.
Hiçbir dinin, böylesine haksızlığa “onay” verdiğini sanmıyorum.
Keza hiçbir inanç ya da siyasi düşüncenin de.

***

Mağdurlar mı, mağrurlar mı?
Kimin yanında durmalıyız?
Hiç kuşkusuz mağdurun...
Ne demişler:
Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...”