Haberi Cumhuriyet Gazetesi’nde (27 Eylül 2016) okudum. “İsveç’teki Göteborg Kitap Fuarı’nın konuğu olan sürgündeki Suriyeli şair Adonis, dinsel fanatikliğin ‘Arap Dünyası’nın yüreğini parçaladığını’, ancak kurtuluşun şiirde olduğunu söyledi.”

Haberin devamındaki şu sözler de önemli: “Şiir bir çocuğun boğazını kesemez, bir insanın canına kıyıp, bir müzeyi yok edemez!”

Dünyaca ünlü 86 yaşındaki Suriyeli sürgün şair Adonis’in bu sözleri kıyım, yıkım, kan, savaş içindeki dünya günlerinde nasıl da ışıldıyor dostlar.

Adonis’i bilen bilir. Kısaca onu şöyle tanıtabilirim. Asıl adı Ali Ahmet Sait Eşber. 1930’da Lazkiye’de bir dağ köyünde doğar. 1947’de dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Şükrü el Kuvvetli'nin önünde şiir okuma olanağı bulur.

1956’da Beyrut'a yerleşen Adonis, 1960'ta Lübnan uyruğuna geçer. Lübnan İç Savaşı yüzünden ülkeyi terk eder. 1985’te Paris'e yerleşir. Paris'te yaşamaktadır. 1995'te İstanbul'da Nazım Hikmet Uluslararası Şiir Ödülü'nü alır.

86 yaşında hâlâ yazıyor, üretiyor, şiiri üzerine kafa yoruyor Adonis. Üstelik kurtuluşu şiirde arıyor.

Şiiri severiz, ama şiiri sevmeyen, şairden çekinen, tarihin değişik dönemlerinde şairi ezmeye, yıldırmaya, yok etmeye çalışan iktidarlar olmuştur. Onlar sevmemiştir şiiri. Özkan Mert de bunun ayrımında olmalı ki, şu dizeleri yazma gereği duymuştur:

Hükümetler ve ordular/ şiir sevmez

Kutsal kitaplar, peygamberler ve yasalar/ şiir sevmez

Filozoflar şiirden korkar/

Çünkü ekmeğini elinden alır şiir/ filozofların.

Fakat aldırmaz şiir/ borcu yoktur hiç kimseye/

Bir fırtına bırakır tarihin önüne/ çeker gider/

Şiir herkesi sever.

Şiir neden var, niçin var, şiir yararlı mı gibi sorular dillendirilir çoğu zaman. Bunları sormak yerine ben aslında şiir hepimizin yaşamında daha çok yer alsın isterim. Düşüncelerin sınırları genişlesin, düşler yaşam bulsun, geleceğe dair umutlar biriksin, dünyanın önünü açılsın isterim.

Memet Fuat’la yapılan bir söyleşide (Cumhuriyet, 17.08.2000) verdiği yanıtı severim: “Şiir insanın içinde, dışında, her yerdedir. Görebilene her yerde şiir vardır.”

Ülkü Tamer’e göre “Şiir her gün yeniden yazılır. Her sabah uyanır, yıkar kelimelerini, harfleri tarar.”

Şair Refik Durbaş şiirin yerini şu sözlerle belirler: “Her an her yerdedir şiir / Yanıbaşımızdadır / Yanı başınızda / Bir romanın dipnotundadır / Bir öykünün başlangıç cümlesinde”

Kuşkusuz bu ve benzeri örnekleri çoğaltmak olası. Şiiri seven ülkesini, halkını, dünya insanlarını, türküleri, doğayı, hayvanları da sever.

Gene Adonis’in sözlerine dönersek, “Şiir bir çocuğun boğazını kesemez, bir insanın canına kıyıp bir müzeyi yok edemez!” Şiir kıyım yapmaz, kadına şiddeti içermez, çevreyi kirletmez, düşünceye gem vurmaz, kitapları yasaklamaz, özgürlükleri yok etmez.

Şiir insandır.