31 Aralık 2017 tarihli yazımın başlığı 'Git, bir daha gelme' idi.
2017 yılını bu başlıkla uğurlamıştım. Kapkaranlık bir yıldı 2017.
Şöyle demiştim; ''Onbeş yıldır aynı şeyi söylüyoruz. Her gelen yıl bir önceki yılı aratıyor. Bu ülke ne zaman 'Oh!' diyecek? Ne zaman 'Ne güzel bir yıldı ' diyecek?”
2018 de hüsran yılı oldu. İşsizlik, yoksulluk, savaş ve şehitler...
Ve de bölünen, ayrıştırılan bir toplum, demokrasiden süratle uzaklaşan bir ülke...
Tam gitti-gidiyor derken son bir ayda yaşadıklarımıza bakın;
Gündeme yerel seçimler geldi oturdu.
Seçim olur da hakaret, aşağılama, ötekileştirme, baskı ve zulüm olmaz mı?
Tekmili birden hepsi var. Açın televizyonları, bakın gazetelere. Mideniz bulanmıyor mu?
Tabii genel sebep iktidarın bu seçimlerde hezimete uğrayacağı korkusu.
Her yola başvuruyorlar. Muhalif sesleri susturmak için ellerindeki bütün gücü kullanıyorlar.
Fatih Portakal'la başladılar.
Ense patlatmaya kadar götürdüler. Son nokta ülkenin gururu iki sanatçıya gözdağı...
Bu ülkede onları tanımayan, onlarla gülmeyen, onlarla düşünmeyen kaç kişi var?
Metin Akpınar, Müjdat Gezen...
Her ikisi de sanat aşığı gerçek vatansever, sanatçıların en önde gidenleri.
Erdoğan ''Şimdi yargıda hesap versinler'' diyor. Savcı durumdan vazife çıkarıyor.
Kapılarına polis dayanıyor. Savılıkta ifade, ardınan mahkeme kararı; Yurt dışı yasağı, karakolda haftalık imza...
Türkiye'nin utanç tablosu. Her ikisinin de yaşları 80'lere yaklaşmış. Neredeyse üç kuşağın yakından tanıdığı, sevdiği bu gerçek sanatçıların mahkeme koridorlarındaki fotoğrafları içinizi acıtmıyor mu?
Sanatçı müsveddeleri diyor Erdoğan bu iki güzide sanatçı için.
Onlar müsvedde değil, sanatın zirvesinde Türkiye'nin sevgilisi iki isim.
Ha müsvedde mi arıyorsunuz? O zaman çıkarcı, yalaka, seviyesiz şarkıcı, sinemacı, çalgıcılara bakın.
Onlara sanatçı müsveddesi bile denmez. Onlar gerçek birer insan müsveddesi.
Bütün bunların sebebi yerlerde sürünen ekonominin, işsizliğin, enflasyonun, yoksullaşan halkın, başarısız AKP politikalarını sorgulaması.
Korkuyorlar, yerel seçimlerde alacakları sonuçlardan korkuyorlar.
Bu seçimlerin pamuk ipliğine bağlı iktidarlarının sona ermesine yol açacağından korkuyorlar.
Bütün bu hırçınlıklarının, saldırganlıklarının baskılarının, zulümlerinin sebebi bu korku...
Her yeni yıl yeni bir umut demektir.
2017 yılının son yazısı ile başlamıştım. Aynı yazının son paragrafı ile 2018'in son yazısını bitirelim;
''Umudumuzu yitirmiyoruz. 2018'in (2019'un) bölünmenin yerini barış ve kardeşliğin aldığı, düşünce ve ifade özgürlüklerinin sağlandığı, hukuk ve adaletin egemen olduğu, halkın ekonomik baskı altında ezilmediği bir yıl olması en büyük dileğimiz..”