Dost imzalarla yeni kitaplar geldikçe, odam şenleniyor, kitaplığım aydınlanıyor.

Sıkıntılı, acılı,sarsıntılı günlerden geçerken yine şiire, kitaplara sığınıyorum.

Nicedir birikti dostlarımdan gelen kitaplar. Bugün kitaplarıyla Sina Akyol, Önder Çolakoğlu, Durmuş Taşdemir, Hasan Hüseyin Yalvaç konuğum.

“Çayırkuşu zaten hep”

Ankara’da 1967’de başlayan şiirli yolculuğumuz, yüce dostluğumuz İzmir’de de sürüyor Sina Akyol’la.

Bugüne değin biri düzyazı, biri toplu, üçü ortaklaşa şiirler olmak üzere toplam 22 kitabı bulunuyor. Halil Kocagöz, Yunus Nadi, Altın Portakal, Cemal Süreya, Behçet Necatigil ödülleri aldığını da biliyorum. Anılara, ortak dostlarımıza, paylaştığımız günlere girersem, bu köşe Sina Akyol’u anlatmaya yetmez.

Yeni kitabı “Çayırkuşu Zaten Hep” (Mayıs Y.), 2017-2019 arası taze şiirlerden oluşuyor. Tam Sina Akyol dili, sesi, biçemiyle. Makası elinde daha da kısaltıyor dizeleri, ama derin anlamla, derin resimle… Mutlu şiirler de yazarak…

Biraz bencillik edip kısa bir şiirini paylaşacağım, ”Memleketi Dertlenmek” üzerine: “Oğuz’la oturduk / aşk konuşuyoruz, meşk konuşuyoruz / sonunda memlekete geldi laf / kaygılıyız elbet, nasıl olmıyalım.. / Sahi, hiç mi bırakmayacak kaygı bizi? / Sahi, ülkemin hali?” (s.30)

“Taş uğultusu”

İlk şiir kitabı “Çapak”la iyi bir çıkış yapan, ilgi ve beğeniyle izlenen Önder Çolakoğlu, bu kez yeni şiir kitabı “Taş Uğultusu”yla (Hayal Y.2019) yaşanılan zamanın uğultularını yüreğinin sesiyle duyumsatıyor bize.

Aslında bugüne bir çentik atarak, bu uğultunun “gözyaşlarına benzer taş uğultusu” olduğunu da vurguluyor.

Bir söyleşisinde de söylediği gibi Çolakoğlu “tüm huzursuzluklara tepki vermek, bunu ortaya koymak” için şiirlerini işlevsel kılmaya çalışıyor. Taşlaşmış dünyaya, yaşama, insanlığa karşı savaş verir gibi…

Çolakoğlu’nun dizeleri arasında dolaşırken, hüznün başkaldırısını duymamak olası mı? Hüzün yine baş usta!

Tadımlık dizeler Çolakoğlu’dan: “İsyanı acıdan çıkarıp / Çiçeklenmesi ne kadar sürer / Ne kadarı ölür kaza kurşunuyla kırlangıçların” (s. 40)

“Mülki amirleri yok erken ölümlerin / Menekşeler büyüyor bak” (s.56)

“Beni topla anılardan”

Durmuş Taşdemir üçüncü şiir kitabı “Beni Topla Anılardan”la (Artshop Y. 2019) çıkageldi.

Kitabın önyazısı eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen’den: “İlk yapıtından bugüne şiirini sürekli geliştirdi. Bu kitabında çağrışımlı sözlerden, imgelerden eğretilemelerden vb. yararlandığını ve şiirlerini ileri bir noktaya taşıdığını söyleyebilirim. Şiirini estetik bağlamda daha da geliştireceğine inanıyorum.”

Durmuş Taşdemir çevreden, doğadan, aşktan, ayrılıktan, hüzünden dem vuruyor. Dilini zorlamıyor. Akıcı ve yalın bir anlatımı yeğlemiş şiirlerinde.

Tadımlık dizeler Taşdemir’den: “sevdalarımı topla ki hepsi yarım / isyanlarımı topla ki hâlâ ayakta / sorularımı sorgulamalarımı topla / burkulmalarımı kırılmalarımı / umutlarımı direncimi topla / beni topla anılardan” (s.8)

Hasan Hüseyin Yalvaç’a merhaba

İzmirliydi, şimdi Tekirdağ’ın Saray ilçesinden duyuruyor sesini, şiirini Hasan Hüseyin Yalvaç. Toplumcu gerçekçi çizgisini sürdürüyor; ama “en büyük tedbirdir dost sesi bilene” demekten de kendini alamıyor.

“Yolum Facebook’a Düştü” kitabı yeni ulaştı elime. Facebook’ta paylaştığı yazı ve şiirlerden bir seçki yapmış. Ortak dostumuz Atila Er’le okuduk, duygulandık.

İkimize adadığı şiirden bir bölümü paylaşalım: “Dergilerin arasında boğulurken aradı beni / Çok yıllar öncesinden tanıdık ses / 3 G’deyiz dedi Oğuz Tümbaş’la andık seni / Sesini duyalım istedik / Nice anıların üstüste bindiği yerdeydi Atila”