Gözü oyulan kedi, tecavüze uğramış köpek, işkence gören çocuk...
Bu videoların sosyal paylaşım sitelerinde bu kadar rahat, bu kadar hevesle paylaşılmasına hiçbir zaman anlam veremedim, veremiyorum.
Kayseri'de üvey annesi tarafından sopayla bin bir türlü işkence gören çocuğun yürek dayanmayacak o videosu gibi.
Görüntü, günlerdir paylaşım rekoru kırdı.
Açıp izlemeye yeltenmedim bile, ki zaten gerek de yok. O tek kare ve okuduklarım bile öfke ve üzüntüden başımın dönmesine yetti.
Minicik bedenin o derece hırpalanmasını izlemenin manası nedir ayrıca?
Görüyorsun işte 100 kişi paylaşmış. Hala sen neden paylaş butonuna basıyorsun.
Eğer içindeki isyanı bastıramıyorsan olaydan söz edecek cümleler kur, zaten herkes derdini anlayacak.
Bu arada bu olayda babanın derdi de enteresan. Tabii ki çocuğunun durumuna kahrolmuş ama bir büyük endişesi (!) daha var.
Gizli kamera görüntülerinin basına sızdırılması konusunda suçlanan baba, bunu kendisinin yapmadığını, hatta yapanı bulmak için yargıya başvuracağını söyledi. Ama asıl sıkıntısı şuydu: "Ya oğlum askerlik çağına geldiğinde bu görüntüler yüzünden onu tanıyan, bilen çıkarsa..."
Yani demek istiyor ki; yavrucağın sopayla bağırsakları delinmiş ya (yazarken bile fenalaşıyorum, Allah kahretsin o kadını) işte ya çocuğu askere giderken birileri çıkar da 'bu çocuk homoseksüel olmuştur, almayın askere' derse diye endişeleniyor.
Ah evlatçık ah! Senin daha çok çekeceğin var gibi geliyor bu hayatta...
***

Boş beleş nikah

Kayseri'de yaşanan bu dram bize Türkiye'de evliliklerin ne kadar boş beleş yapıldığını da gösteriyor.
Evlenmiş olmak için evlenenler cumhuriyeti burası.
Aşk evliliği yapan, birbirini gerçekten tanıyıp, anlaşarak imzayı atan sayısı çok az.
Bu garibim çocukların anası da öldükten sonra, TIR şoförü baba, eve ve çocuklara baksın diye birini bulup apar topar evlenmiş.
Bir Türkiye klasiği.
Tanımadan eş diye eve alınan kadın da böyle manyak çıkmış, iki küçük çocuğun hayatını böyle karartmış işte.
Evlenmek için televizyon kanallarına koşan insanlarız. Daha ne diyeyim ki ben, bize?
***

En güzel kararım

Yılbaşından sonra sigaraya yapılacak büyük zam beni hiç ama hiç enterese etmiyor çünkü kendisiyle vedalaşıyoruz. Bunun yeni yıl kararlarıyla ilgisi yok. Öyle denk geldi.
Bu zamana kadar kendisine, bana gösterdiği destek ve arkadaşlık için çok teşekkür ediyorum.
Sinirlendim ondan medet umdum, üzüldüm ona sığındım, keyfim yerindeyken elimden bırakmadım.
Ama artık yeter...
Son bir aydır falan eski fotoğraflarıma düştüm. Açıp açıp eski albümlere bakıyor, gidenleri kalanları yad ediyorum.
Bir de eski giysilerimi. Ne güzel şeylerim varmış keşke dağıtmasaydım diye fesat fesat kaşınırken bir şey fark ettim.
Hemen hemen her fotoğrafımın bir yerinde bu arkadaş benimle. Ki ben öyle günde paket deviren bir insan da değilim. Hiç elime almadığım günler olur. Hem de bol bol.
Ona rağmen her keyifli zamanda baktım ki parmaklarımın arasında o var.
Aaa dedim bu kadar yeter. Hem görüntü hem koku kirliliği hem de özellikle cilde yaptığı zararı kendim de fark edebiliyorum.
Neyse işte 1 Ocak itibariyle artık sigara masrafım olmayacağı için bu zam haberi yüzünden dertlenmeyi de size bırakıyorum.
***

Değişmez kural

oncel1Kadın erkek ilişkileri plazalarda, sahnelerde de aynı, şehrin gettolarında, ücra kasabalarında da...
Uzun bir ilişkiden çıkarlar, hemen gidip ilk bulduklarıyla evlenirler.
Bu kuralın sektiği pek nadir görülür.
Yüzyıl beraber olmuş Sertab Erener-Demir Demirkan ikilisi de ayrılır ayrılmaz hemen nikaha susamışçasına gidip başkalarıyla evlendiler.
İlk hamle Sertab'dan gelmişti.
Şimdi Demir de lise aşkıyla evlenerek paketi tamamladı.
Allah mutlu mesut etsin. Ki edecektir de...
Bu sonradan pat diye gelenler daima daha şanslıdır. Çünkü uzun, yorucu ve kırıcı bir ilişkiden çıkan insanların artık bir posta daha didişmeye takati kalmadığından, yeni gelene işin sadece huzuru kalır.
Ama sadece huzuru... Tutkunun alası, aşkın en fiyakalısı, ardında kalandadır :)