Günümüzde iktidar din referanslı Orta Çağ artığı politikalar güdüyor. Çok yönlü sorunların, sıkıntıların, baskıların sancısının çekildiği ülkemizde, ekonomi büyük çıkmazda.

Ekonominin kitabını yazdıklarını söyleyenler, şaha kalktığını iddia edenler çarşı pazardaki yangından habersiz.

Niçin vatandaşın kan ağladığını görmezler? Emek ve alın teri ile birlikte ahlak ve manevi değerler dışlanmıştır. Enflasyon canavarı, her gün emeği ile geçinen dar gelirli insanların ekmeğinden çalmıştır. Paramız her gün değer kaybediyor

Yargıdan beklenen adalet dağıtımı, mafya denilen karanlık yeraltı güçlerinin eline geçmeye başlamıştır. Yolsuzluklar ve karanlık ilişkiler ile devlet içinde çeteler olduğu gerçeği görülmeye başlanmıştır.

Ekonomiden güvenlik konusuna kadar yanlış politikalar ile içinden çıkılmaz bir bunalım yumağı haline gelen ülkemizde laiklik ve hukuk devleti anlayışı ağır biçimde zedelenmiştir.

Köktendinci akımlar, laik demokratik cumhuriyeti yıkma söylemlerini aşarak, “şeriat” amaçlı planlarını yürütmeye başlamışlardır.

Tek sesli medyaya sahip bir ülkede yaşıyoruz neredeyse. Direngen, her şeye karşın ilkeleriyle yola devam etmeye çalışan gazeteciler var. Hayata, haksızlığa, zalime, zulme her zaman palto değil kafa tutan meslektaşlarımızı -bir avuç da kalsa- buradan selâmlıyorum.

AKP’nin bugüne değin gündeme getirdiklerinin ve yaptıkları işlerin hiçbirinin rastlantısal olmadığını, laik demokratik cumhuriyete karşı aldıkları tavrın görüntüden gerçeğe dönüşmeye başladığını açıkça görmekteyiz.

***

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi karış karış gezmeye başladı.

Yani; ayağa kalktı!

Kılıçdaroğlu'na göre; "Milyonlarca vatandaşımız rızklarını çıkarabilmek için çırpınıyor. Ve gün geçtikçe yoksulluk ve işsizlik büyüyor. İktidar sahiplerinin işsizliği ve yoksulluğu tanzim edecek yani düzeltecek bir iradesi bulunmuyor. Aksine, yaşamın neredeyse her alanında uyguladıkları nepotizm, kayırmacılık, rantçılık, israf ve yolsuzluk kendileri için bilinçli bir tercihe dönüşmüş durumda. Liyakatsizliğin ve kibrin esiri olmuş mevcut siyasi iktidar, Türkiye’yi uçuruma sürüklüyor."

O, umutsuzluktan yana değil.

Çünkü "hâkimiyetin kayıtsız şartsız sahibi olan milletin özgür iradesine güveniyor."

Ekliyor Kemal Kılıçdaroğlu; "Dostlarımızla birlikte iktidara gelecek ve mevcut bozuk düzeni tanzim edeceğiz, düzelteceğiz. Bu bozuk düzenin verdiği tüm zararları geriye dönük olarak, dostlarımızla birlikte telafi edeceğiz; kaybettiklerinizi yerine koyacağız."

Süreçte, "Neyleyim sarayları, konvoyları... Benim, bu ülkenin çocuklarına mirasım, sükunet ve barış olacak. Biliyorum kolay değil ama başaracağız, bu ülkeyi barıştıracağız. Bu bize nasip olacak" dedi Kılıçdaroğlu...

***

Hep söyledik, hep yazdık; "Sen ayağa kalkmazsan, karşındaki büyük görünür."

Dünyanın en büyük saraylarını yaptıranların, ayağa kalkanlar sayesinde nasıl çöplüklere atıldıklarını tarih yazar.

Tarih dündür. Coğrafya bu gündür! Tarihte olan coğrafyada da olur.

Unutmayalım;

Tarihte kazananlar hep 'insoumise’ler, baş eğmeyenler olmuştur.