Anadolu Selçukluları ve Karamanoğulları tarihi açısından özel bir önemi olan Karamanoğulları’nın da ilk başkenti Ermenek’te, Karaman Bey ile Karaman Bey’in oğlu Mahmud Bey’in türbesi de bulunmaktadır.

Osmanlı arşiv belgelerinde, İrminak, Ermenak ve Ermenek gibi farklı imlalarla yazılmıştır. Karaman’ın bugünkü Ermenek ilçesi, Anadolu Selçukluları ve Karamanoğulları tarihi açısından özel önem taşır. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad devrinde 1228 yılında Türklerin Ermenilerden ele geçirdiği Ermenek kalesi, Karamanoğulları’nın ilk başkenti olmuştur. Azerbaycan yoluyla Sivas bölgesinden bir uç bölgesi olan Ermenek’e gelen Türkler (Memluk kaynaklarında Ermenek Türkleri) burada Nure Sofu’nun reisliği altında hem Kilikya Ermeni Krallığı’na hem de Anadolu Selçuklu Sultanlığı’na meydan okuyarak, yeni bir siyasi oluşum meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla 13. Yüzyıl ortaları ile sonlarına ait tarihi kayıtlarda, Ermenek ismi geçer. Ayrıca Nure Sofu’nun oğlu olan Karaman Bey’in Ermenek’in Balkasun köyünde medfun olması, burayı Türkler açısından önemli hale getirir. 
Bir Osmanlı arşiv belgesinde Karaman Bey ile Karaman Bey’in oğlu Mahmud Bey’in türbesinin Ermenek’e bağlı Balkasun içinde olduğu belirtilir. Bu türbeler için çevredeki çeşitli köy ve mezraların vergileri vakfedilmiştir. Osmanlı kâtipleri, Ermenek kadısı Necmeddin b. Muhammed b. Abdülmuhsin tarafından 1303/702 yılında tescil edilmiş olan bir vakıfnameden söz ederler. Bu vakıfnameye göre, Balkasun köyü Karamanoğulları’nın isim babası olan Nure Sofu’nun oğlu Karaman Bey’in türbesinin vakfıdır. Bu vakıf, Osmanlılar devrinde de geçerliliğini korumuştur. Balkasun köyünün Müslüman halkı kış günlerinde Gargara isimli köyde kışlarlarken, Gargara köyü halkı da yaz aylarında Balkasun isimli mevzide yaylamışlardır. Bu işbirliği birbirlerinin rızasıyla olmuştur. Eskiden beri her iki köyün davarları birbirine karışık olarak otlamıştır. Her iki köyün de on altıncı yüzyılda 20-39 hanelik İslam köyleri olduğunu belirtelim.

MAHMUD BEY TÜRBESİ

Ermenek’e bağlı Dedeli köyü ise Balkasun’daki Karamanoğlu Mahmud Bey türbesinin vakfıydı. Bu köyün kışlası da Belviran bölgesinde bulunan Kızılcakışla isimli yerdi. Adı geçen vakfiye ve başka vakıf kayıtlarından anlaşıldığına göre, Mahmud Bey’in türbesi civarında olan meranın otunu halk davarlarına yedirecek, bunun karşılığında da mera hakkı olarak her yıl bir ineği boğazlayacaklar. Etini de fakirlere vereceklerdi. Bu uygulamanın Mahmud Bey’in şartı olduğu ifade edilir. Mahmud Bey vakfının idaresi önce Muhyiddin b. Ziyaüddin’e bırakılmış, sonra Mahmud Bey’in büyük erkek oğluna devredilmiş, sonra da Ermenek kadısına bırakılmıştır. Türbenin yanında küçük bir mescit olduğu ve vakıf gelirin buraların (türbe-mescit-mezar) tamirine harcanması gerektiği ifade edilmiştir. Demek ki, Ermenek, hem Karamanoğulları hem de Osmanlılar devirlerinde, hem Nure Sofu hem de Mahmud Bey’den dolayı önemli bir yer olarak kabul edilmiştir. Ermenek kalesinin, Varsaklardan nasıl alındığı Karamanoğulları’nın resmi tarihi olan Şikari Tarihi’nde anlatılır. Ünlü Fransız tarihçi Claude Cahen, Ermenek’in 1260 yılında Türkmenler tarafından ele geçirildiği bilgisinin doğru olmadığını söyler. Osmanlılar tarafından tutulmuş Ermenek ile ilgili topografik kayıtlardan, Ermenek gayrimüslimlerine ait kanıtlar elde etmek mümkündür. Anadolu’ya yapılan haçlı seferleri esnasında Göksu vadisinde bir kısım Haçlı kuvvetlerinin, Ermenek kalesine sığındıklarına ve burada hayatlarını devam ettirdiklerine dair bilgiler mevcuttur. Varsak, Haçlı, Ermeni ve Rumlardan kalan yer isimleri, Osmanlı arşiv belgelerine yansımıştır. Zımmiyan kilisesi, Alakilisa, Azinapoli (Ezinepoli), Artapoli, İzvindi, Keşiş Bucağı, Kâfir Alanı, Nudra, İzvid, Molmi, Lamas, Fidaviye, Fit, Selefek, Gargara, Fariska, Dendepoli gibi köy ve mevzi isimleri Roma döneminden beri gelen isimler olmalıdır. 

ERMENEK MEVLEVİHANESİ

Poli, son ekini taşıyan yer isimleri Roma döneminin küçük kentleridir (polis). Türklerin verdiği bu isimlere ek olarak, Türkler, Ermenek bölgesinde kendileri de tabiata Türkçe yeni isimler vermişlerdir. Bunları belgelemek mümkündür. Karamanoğlu Halil Bey’in zaviyesi de Ermenek merkezde bulunuyordu. Burası on altıncı yüzyılda Ermenek Mevlevihanesi olarak biliniyordu (1568/976 tarihli İçel Vakıf Defteri, Tapu Arşivi, Ankara). Karamanoğulları, Ermenek ve çevresindeki köylerde birçok İslami eser, özellikle zaviyeler, inşa ettiler. Ermenek merkezdeki Karamanoğlu Musa beyin medresesi vakfı (1344/745 tarihli) Ermenek kadısı Gıyaseddin’e bırakılmıştır. 
Bu eski Roma-Bizans gayrimüslim köyleri, 13. Yüzyıl ortalarından itibaren, Karamanoğulları sayesinde İslamlaşmış ve Türkleşmiştir. Fariska köyünün vergilerinin Karamanoğlu Musa Bey medresesinin vakfına tahsis edildiğini belirtelim. Orta Asya’dan Seyhun nehrinin sol kıyısında bulunan Hocend kentinden Ermenek’e gelmiş olan ve kale komutanı olan Hocendi’nin adına yapılan vakıflarının 16. Yüzyıl sonlarından bile aktif olduğu anlaşılıyor. Yine Selçukluların Karaman vilayeti komutanı olan ve Karaman Türkleri aleyhinde çalışan Bedreddin-i Hoteni ile oğlu İbn-i Hoten’in vakıfları da 16. Yüzyıl sonlarına ulaşmıştı. Bu komutanların Ermenek’e 13. Yüzyıl’ın ilk yarısında Türkistan’dan bugünkü Çin Uygur Özerk bölgesinde olan Hoten kentinden geldiklerini anımsatmak gerekir. Demek ki, 13. Yüzyıl’ın ortalarında Uygur ve Orta Asya Maveraünnehir bölgesinden (Türkistan) Ermenek bölgesine gelen üst düzey idareciler mevcuttu. Karaman Bey, 1268’de Ermenek kalesini ele geçirdikten sonra, Ermenek’in dış mahallelerine Moğol saldırıları devam etti.

Ermenek’in on üç adet asli mahallesi vardı

Osmanlı nüfus sayımlarından Ermenek’in on üç adet asli mahallesinin mevcut olduğu belgelenebiliyor. Kiçibazar, Saray, Celal, Bazar, Kemeros (Gümros), Arabşah, Sifas, Akçamescit, Sandıklu, Zaviye, Bağarası, Değirmenlik ve Cemale. Bunlara ilave olarak 16. Yüzyılda Sumbatlar veya Hunbatlar olarak okunabilecek bir gebr (Rum) mahallesi de mevcuttu. Sifas, Kemeros ve Sumbatlar gibi isimlerin Türkçe olmadığı açıktır. Sifas’ın farsça Sipas ile eşleştirilmesi de doğru değildir (Sipas Camii gibi adlandırma). Ermenek kalesi, Osmanlılar devrinde 16. Yüzyıl sonlarına kadar aktif haldeydi. Hatta Kıbrıs’ın fethinde (1570-71) Ermenek kalesi önemli hale geldi. Ermenek köylerinden de hem gayrimüslim hem de İslamlar Kıbrıs’a sürüldü. Dolayısıyla, Kıbrıs’ın ilk kültürünün bir kısmı (Rum kültürü de dâhil) Karaman bölgesinin kültürüne dayanır. Çünkü Ermenek Rumlarının bir kısmı, fetihten sonra Kıbrıs’a nakledildiler. Ermenek, yerel eşkıyalardan ve Celali eşkıyalarından epeyce zarar gördü.

16. Yüzyıl’daki Ermenek köy ve mezraları

Türkler tarafından isimlendirilen 16. Yüzyıl’daki Ermenek Köy ve mezraları: Uzunyer, Akdepe, Alakilisa, Altuntaş,Avlağu; Azinapoli, Aşağı İzvid, Akarca, Artava, Ak Manastır, İl Öyüğü, Artapoli, Ekiz, Uğurlu,,Uluköy, Akpınar,Üçpınar, Eşekçayırı, Eşikönü, İzvindi, Eskice, Bereket, BelavanÖyüğü, Biyaz, Balı-kışlası, Başdere, Beypınarı, Boyalık, Bednam, Bertarze, Başköy,Perdek, Bahadır Boğazı, Buna, Paşa Kışlası, Bazı Beki, Barutluca, Çamdepesi, Çukurbağ, Çavuşlar, Çölmekçi toprağı, Hisarönü Çayırı, Kamış Çayırı, Çete, Cemel, Çenmiye,  Kirdeli, Kelamir, Keçilü, Gök, Gökdepe, Kafir Alanı, Göristangedüği, Günderler, Gölcük, Gökağaç, Sultan Alanı, Keşiş Bucağı, Görmel, Gözde, Keremüddin, Yenicepınar, Yukarı İzvid, Yassıcaköy, Yaylacık, Yaran Şekeri, Yurdbeyi, Merince, Morvadi, Molmi, Mazaseki, Nudra, Nisacık, Narluca, Lamas, Laçin, Lavza, Hatun ekinliği, Eskibağ, Hatun Buladanı, Depearası, Dendepoli, Daramir pınarı, Daran, Derecik, Depelüce, Dergünözü, Fidaviye, Sürmekaya, Söğütcük, Sisamlıdepe, Selefek, Sarı vadi, Tartas, Dağlutaş, Taşluca, Abdurrahman, Adiller, Gargara, Fariska, Fit, Furunoluk, Kuruçayır, Kuyucak, Kızılkaya Burnu, Kazancı, Kavşak Pınar, Kuruca Madran, Koşutaş, Karakaya ve Kızıl-in. Görüldüğü gibi Türkler, Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi, Ermenek bölgesinde de, dere, tepe, kışla, in, oluk, taş, öyük, çayır, göl, ağaç gibi tabiatla ilgili olarak isimlendirme yapmışlardır.