Spor Toto Süper Lig, İstanbul ligine doğru gidiyor. Şu an 6 İstanbul takımı bulunuyor. Ümraniyespor TFF 1. Lig'de ilk 2'de yer alarak üst lige çıkmayı garantiledi. Etti 7. Play Off'ta da 4 takımın içinde Eyüpspor ve İstanbulspor var. Sezon sonunda 8 İstanbul takımını Süper Lig'de görmemiz olası. Basketbolda da benzer bir durum var. 6 İstanbullu'nun Basketbol Süper Lig'de. 5'i de Play Off'ta. Yani şampiyon büyük olasılıkla yine bir İstanbul takımı olacak. Gerçi Türkiye'nin genel fotoğrafı İstanbul eksenli. Nüfusun 4'te biri, ekonominin, sanayiinin kalbi bu şehirde. Peki spor özelinde bu merkeziyetçilik nasıl kırılabilir? Nasıl Bölgesel Amatör Lig'de bir çok takımın canını yakan ama şehirlerin adil dağılımını esas alan, gruplardaki takımlara kent kotası veriliyorsa bu statü yavaş yavaş üst liglerde denenebilir. İzmirli sporseverlerin hatırlayacağı üzere Bölgesel Amatör Lig'i 3. sırada bitiren İzmirspor, sırf İzmirliler sıralamasında lider Çiğli ve ikinci Aliağa FK'nın gerisinde kaldığı için Süper Amatör Lig'e düştü. Koskoca sezonu 3. sırada bitiriyorsunuz ve elinizde kalan bir ödül değil üstüne ceza. Eğer bu statünün adil olduğunua inanılıyorsa, her şehirden, her bölgeden takımın, Türkiye'nin en üst liginde temsil edilmesi isteniyorsa, futbolun tüm ülkeye yayılması amaçlanıyorsa, bu tarz kotalar getirilebilir. Süper Lig'de yer alacak 8 İstanbul takımı, hem takımlara deplasman zevkini, zorluğunu yaşatamamış olacak, hem de tribünler beklenildiği gibi dolmayacak. Anadolu'daki bir çok kent Türk futboluna küsecek. Avrupa liglerine ve diğer branşlara yönelecek. Tabii ki yönelmeli. Spor sadece futboldan ibaret değil. Hatta diğer branşlarda daha başarılıyız. Anadolu Efes'in basketbolda, Vakıfbank'ın voleyboldaki Avrupa şampiyonlukları yadsınamaz. Ama futbolun da kurtulması için tabana yayılarak, tüm bölgelerin Süper Lig'de temsiliyeti sağlanmalı. Ya Bölgesel Amatör Lig'deki gibi katı kurallarla, ya da kapalı kapılar ardında bazı kulüplerin yarışmacı, bazılarının yetiştirici olmasına ikna edilerek.
***
Pınar Karşıyaka, tüm sezonu kurtaracağı bir maça çıkacak bugün. İnişli, çıkışlı geçen yılda Anadolu Efes'i eleyip yarı finale çıkmak, başarısızlıkları unutturup, yepyeni bir sayfa açtırır Kaf Kaf'a. Efes, Avrupa Şampiyonluğu'nun yorgunluğuna ve doymuşluğuna sahip. Ve eksik tarafları tabii ki var. Özellikle pota altında Dunston ve Pleiss'in üstüne gitmek çok önemli. Rakibin gücünün tükenmişliğini hesaba katarak savunmada hep sert kalmalı. Tabii ki burada hakemlerin tutumu önemli. Kolay faul çalmayarak, oyuna müdahale etmeyerek güzel basketbolun önünü açmaları gerekir. Zaten Kaf Kaf, 3. maçın ertelenmesinden dolayı haklı olarak federasyona tepkili. Hakemler de sertliğe müsamaha etmezse, çok büyük tepki alır karar mercileri. Pınar Karşıyaka, İzmir'de kazandığı maçta olduğu gibi, dış şutları isabetli şekilde sokar, ikili sıkıştırmalı baskılara devam ederse, maçı son topa kadar götüreceğine inanıyorum. Hatta son galibiyetteki performansıyla oldukça formda olduğunu gösteren Mıchael Roll, maç son topa gelirse eminim ki en güvenilen el olacaktır.