Size şöyle bir soru sorulsa:
Türkiye’nin önde gelen sorunları nelerdir?
Çoğumuz, ortak olan sorunlarımızı üç aşağı beş yukarı birlikte sıralardık.
Terör, adaletsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, eşitsizlik, talan, rüşvet…
Demokrasi yokluğu, TBMM’nin devre dışı bırakılarak, tek bir adamın iki dudağı arasında
ülkemizin, KHK’ların gölgesinde tarihin en sorunlu süreçlerinden birini yaşıyor olması…
Kadın erkek eşitsizliği, töre cinayetleri, uyuşturucu bağımlılığı diyenlerimiz olacaktır.
Yıllardır bu sorunlar niçin çözülemedi, neden bu sorunlar giderek derinleşti acaba?
Ekonomi, dış politika, eğitim, sanat, sağlık, tarım, hayvancılık ve toplumsal yaşamdaki ciddi problemlerle halkımız bu çıkmazın içine nasıl sürüklendi?
Ülkemizi on beş yıldır yönetmekte olan AKP iktidarında, Atatürk tarafından Osmanlı sarayından alınıp halka verilen egemenlik anlayışı, tekrar saraya nasıl verildi?
Mustafa Kemal’in kurduğu, halkın iradesinin temsil edildiği TBMM, nasıl işlevsiz hale getirildi?
Açlık ve yoksulluk toplumun tüm kesimine yayılarak, işsiz sayısı her geçen gün katlanarak
bu gün 3,5 milyon seviyesine nasıl getirildi?
Düşünce özgürlüğü, düşünceyi savunma ve örgütlenme hakkı nasıl baskı altına alındı?
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin açıklamasına göre 154 gazeteci cezaevlerine neden kapatıldı?
Yandaş medya gücüyle, halkın özgür haber alma hakkı neden elinden alınmış oldu?
Bu ülkede;
İnsanlığın kalıcı değerlerini üretenlere, paylaşanlara, koruyanlara, geliştirenlere karşı neden
bir cephe açıldı?
Gerçek şu:
En büyük sorunumuz, Türkiye’nin sorunlarını çözecek halkın liderleri yetişmedi.
Türkiye 20. yüzyılın liderini yetiştirdi ama 21. yüzyılın liderlerini yetiştiremedi.
Türkiye, neoliberal politikaların esiri oldu. Türkiye, günbegün bağımsızlık ruhunu kaybetti.
Türkiye’yi yönetenler, Atatürk’ü asla anlayamadı, O’nu tanıyamadı ve O’nun kudretini kavrayamadı.
İşte tarihin sayfalarına akan muhteşem sözlerden birkaç tanesi, Atatürk’ü anlatıyor.
Bir İranlı şair, 1938 yılında Ata’nın ölümü üzerine Tahran Gazetesi’nde şöyle yazar:
“Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse, başına Mustafa Kemal gibi
bir lider getirir.”
Haiti Cumhurbaşkanı ölmeden önce bir vasiyet bırakır. Öldüğünde vasiyeti açılır ve okunur.
“Bu vasiyeti mezar taşıma yazın.” der.
“Bütün ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm.”
Bu yazımdaki maksadım Atatürk’ü size anlatmak değil, O’nun yolundan sapmanın bedelini anlatmak.
O’nun sarayları yoktu, hanları hamamları yoktu. O, halkına adamıştı kendini. O, bir halk kahramanıydı.
Başta yeniden CHP Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’na, diğer siyasi partilerin liderlerine ve toplumun her kesimine sesleniyorum.
Bu ülkeyi tekrar yüceltmek mi istiyorsunuz, bu ülkeyi, dünyada saygın ve güçlü kılmak mı istiyorsunuz? Ülkemizde, Özgürlük, eşitlik, kardeşlik mi istiyorsunuz?
Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu sizi aydınlığa çıkarır, başka sapmalara gerek yok!..
İnsanüstü değildi Atatürk. O, dünyanın saydığı bir liderdi.
O, tam bir insandı…