Ramazan ayı yine korkunç zamlarla geldi.Gündemin en önemli konusu mutfaklardaki yangın, yokluk, yoksulluk... Halka AKP'nin resmini çizebilir misiniz? diye sorsak, pazar artıklarını toplayan yoksul kadınları, askıda ekmek peşinde koşan emeklileri, ayçiçek yağı, ucuz et, akaryakıt kuyruklarında çile dolduran vatandaşları çizer harhalde. İktidarın bütün gündemi değiştirme çabalarına karşın halkın gündemi hep aynı; 'Eve nasıl ekmek götüreceğim?, Bu parayla fauralarımı nasıl ödeyeceğim? Nasıl geçineceğim?''
TÜİK'in makyajlı enflasyon rakamları açıklandı. Mart ayındaki artış yüzde 5.46 imiş. Pazarda bile tane ile satılmaya başlanan domatesin fiyatı düşmüş (!) Çarşı pazar enflasyonunun üç hanelere ulaştığı bir dönemde şaka gibi. Artık güldürmeyen bir şaka.
Gözlerimizin ışıltısının kaybolduğu, gülmeye hasret kaldığımız şu günlerde, biraz tebessüm etmeye ne dersiniz?
Uğur Dündar dostumla birlikte yazdığım, TRT anılarının da yer aldığı ''Yalandan Kim Ölmüş'' adlı kitabımdan bir anekdot; ''TRT'nin teknik açıdan yoklukların ve zorlukların zirvede olduğu yıllar.İzmir Radyosu Kültürpark içerisinde derme-çatma bir barakadan yayın yapmakta. Bir Ramazan günü yaşanan olay, dönemin koşullarını göstermesi yönünden oldukça çarpıcı...
Ramazan'da iftar vakti, imsakiyeye bakıldıktan sonra spikerin, 'Sayın dinleyiciler İzmir için iftar vaktidir.' anonsuyla ve aynı anda elindeki tokmağı gonga vurmasıyla duyuruluyordu.
Spiker Gürsu Arad 'ın (Geçtiğimiz yıllarda kaybettik.) nöbetçi olduğu bir gün, tüm aramalara karşın imsakiye bulunamamıştı. Çekmeceler dolaplar karıştırılmış, her yer aranmış ama sanki yer yarılmış da imsakiye içine girmişti. İftar saatine de çok az bir zaman kalmıştı. Çözüm olarak hemen bir personel, barakanın damına çıkarıldı ve ağaçların arasında zorlukla görünen caminin şerefesine bakması söylendi. Spiker Gürsu da aşağıdan sık sık damdaki arkadaşına sesleniyordu;
''Kandiller yandı mı?''
Damdaki görevli;
''Hayır abi.''
Aradan 1-2 dakika geçince Gürsu yeniden sesleniyordu;
'Yandı mı? ''
''Hayır yanmadı.''
Hesaba göre 'yandı' yanıtıyla birlikte spiker gonga vuracak, İzmirlilere iftarı açtıracaktı.Ancak dakikalar geçiyor, beklenen cevap bir türlü gelmiyordu. Nihayet damdaki görevli heyecanla bağırmaya başladı;
'Yandı Gürsu abi, yandı! Ezan okunuyor.''
Gürsu tokmağı sert bir şekilde gonga vurdu.
''Sayın dinleyiciler, İzmir için iftar vaktidir.''
Ama durumda bir tuhaflık vardı. Sanki iftar vakti gecikmiş gibiydi. Bir saat kadar sonra kapıya bir kişi geldi; ''Ben Basmane'deki camiinin müezziniyim. Biz ezanı radyodan aldığımız anonstan sonra okuyor,şerefenin lambalarını gong sesiyle yakıyoruz. Ama bu akşam radyonun başında çok bekledim.Anons gelmeyince mecburen ezanı okudum. Acaba bir sorun mu vardı?''
Anlaşılan İzmir'deki camiler radyodan yapılacak anonsu, radyodakiler de camideki kandillerin yanmasını beklemişlerdi ! Olan, iftarı yaklaşık on dakika geç açan İzmirlilere olmuştu...