İlk olmak, bir şeyi ilk defa yapmak, bir ilke imza atmak…

‘İlk’ler genelde olumlu olaylar için kullanılsa da bazen “keşke hiç olmasaydı” da dedirtebiliyor.

Keşke olmasaydı dediğimiz ilklerden biri, geçtiğimiz cumartesi günü İzmir’in Tire ilçesinde yaşandı.

Çağdaş İzmir’in güzel ilçesi Tire’de ilk defaboğa güreşleri düzenlendi.

Tire’nin ihtiyaç duyduğu kim bilir ne “ilk”ler vardı ama onlara sıra gelmedi. Çünkü kızışmış boğaların birbirlerine saldırdığı, dövüştüğü, birbirinin canını yaktığı güreş etkinliği önceliği hak etmişti!

*

Hayvan hakları ile ilgili mücadelemiz bazen hızlı adımlarla bazen de bir adım ileri iki adım geri devam ediyor. Hayvan güreşleri de ağır aksak ilerleyen konulardan biri…

Aslında İzmir’de iyi bir noktaya ulaşmıştık. Birçok ilçede daha 5-6 yıl öncesine kadar düzenli deve güreşleri gerçekleştiriliyordu; şimdi artık sayıları azala azala bitme noktasına geldi. Belediyeler bu tip etkinliklerin hayvan haklarını ihlal ettiğini kabul etti. Ama biz tam bitiyor derken bu sefer de boğa güreşleri çıktı başımıza!

HAYTAP’ın tüm itirazlarına ve iptal talebine karşılık Tire’de boğa güreşi yapıldı. Zavallı hayvanlar, insanlar eğlensin diye birbirilerini dövdü.

Tabii hayvan güreşi etkinlikleri ile ilgili bir de bahis iddiaları var.Çoğu organizasyonda el altından bahis oynatıldığı biliniyor. Şimdi sorsanızorganizatörler de, katılımcılar da “yok öyle bir şey” der. Ama o etkinliklere giden, durumu yerinde gören hayvan hakları savunucuları güreşlerin hiç de masum olmadığını aktarıyor!

Yani sizin anlayacağınız bu tip etkinlikler neresinden tutsanız elinizde kalacak nitelikte. Hala Valiliklerden hayvan güreşlerine izin çıkması, hele de İzmir gibi bir şehirde buna müsaade edilmesi, akıl alır gibi değil!

Tek tek itiraz ederek değil de güreşlerin hepten yasaklanmasını sağlamak lazım… Ama nasıl?

*

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 11. Maddesi şöyle diyor:

-          Hayvanlar, doğal kapasitesini veya gücünü aşacak şekilde veya yaralanmasına, gereksiz acı çekmesine, kötü alışkanlıklara özendirilmesine neden olacak yöntemlerle eğitilemez.          Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaktır. Folklorik amaca yönelik, şiddet içermeyen geleneksel gösteriler, Bakanlığın uygun görüşü alınarak il hayvanları koruma kurullarından izin alınmak suretiyle düzenlenebilir.

Yani; hayvan dövüştürmek yasaya aykırı ama adına “güreş” dersen ve geleneksel-kültürel-şiddetsiz bir etkinlik olduğunu Valiliklere bir şekilde kabul ettirirsen sorun yok!

Oysaki güreşler tam da yasada dediği gibi “hayvanların gereksiz acı çekmesine, yaralanmasına neden olan ve doğası gereği şiddet içeren” gösteriler.

Güreşlerin dövüş olduğunu bir tek hayvan hakları savunucuları söylemiyor. Diyanet İşleri de hayvanlar arasında dövüş ve güreş tertiplenmesinin caiz olmadığını bildirmiş.

Hal böyleyken, “Hayvan güreşleri” adı verilen ucube etkinliklerin artık acilen “dövüş” kapsamında değerlendirilmesi ve bunun da yazılı olarak yasada kendine yer bulması lazım!

******

Yavru flamingolar dünyaya gözlerini açtı

Doğa Derneği sosyal medyadan yaptığı renkli paylaşımla İzmir Gediz Deltası’nda yavru flamingoların dünyaya geldiğini müjdeledi. Ahmet Karataş imzalı fotoğraflarla yapılan paylaşım şöyle:

“Flamingolar toplu halde üreyen su kuşlarından. Deltada nisan ayında yuvaya tek yumurta bıraktılar. Hem erkek hem dişi bireyler değişerek kuluçkaya yattılar. Yaklaşık 1 ay süren kuluçkanın ardından yavrular, yumurtadan çıkmaya başladı. Önümüzdeki günlerde yavrular kreş adı verilen topluluklar oluşturacak. Yaklaşık 2.5 ay ebeveynler yavrularını kursaklarında ürettikleri sıvıyla ağızlarından besleyecek.

Yavrular 3 aylık olduktan sonra rüzgâra karşı uçuş antrenmanları başlayacak. Hem uçabildikleri hem de beslenebildikleri erişkinliğe geldikleri zaman üreme adalarından etrafa ve civar sulak alanlara dağılacaklar.

Flamingoların Dünya nüfusunun %10’u Gediz Deltası’nda yaşıyor. Gediz Deltası'ndaki üreme ve beslenme alanları korundukça, deltanın yavrularını görmeye devam edeceğiz.”

******

******

Papağan ticaretine dikkat çektiler

2004 yılının 31 Mayıs günü World ParrotTrust(Dünya Papağan Vakfı) tarafından doğadan papağanların yakalanmasına engel olmak ve doğal papağan popülasyonlarının korunmasına dikkat çekme amacıyla Dünya Papağan Günü olarak ilan edildi ve o günden bu yana tam 18 yıldır bu tarihte hayvan hakları savunucuları farkındalık yaratıyor.

Simurg Kuş Yuvası Derneği de 31 Mayıs’ta sosyal medyadan yaptığı paylaşımla papağanlarla ilgili kirli ticareti şöyle aktardı:

İSTİLACI TÜR TARTIŞMASI

“Dünya'nın her yerinde doğadan yakalanıyorlar, ormanlarından çok uzak noktalara naklediliyorlar, kafeslere hapsedilip satılıyorlar, esarette üretilip daha fazla sömürülüyorlar.

Türkiye'de papağan ticaretinin yasaklanmasına yönelik uzun yıllardır mücadelemiz sürüyor. Yetkililer papağan ticaretinin yasaklanmasını doğru bulmadığını belirtiyor. Yıl içerisinde onlarca papağanı himayemize alarak, kurtararak satılmalarının önüne geçmeye çalışmaktayız.

Ülkemizde yeşil papağan ve İskender papağanı üremekte ve iki tür de Türkiye Kuşları Listesine girdi. Papağanların bir köle olarak görülüp üretilmeleri, satılmaları, çalıştırılmaları yetmezmiş gibi şimdi de yeşil papağanlar ‘istilacı tür’ kapsamına alınma tehlikesiyle karşı karşıya. Üstelik bu karar için yeterli bilimsel dayanak maalesef yok.

İstilacı tür olarak tanımlanan hayvanlar insan eliyle bozulan denge sebebi ile kendileri için doğal olmayan yaşam alanlarında hayatta kalmaya çalışıyor. Yeşil papağanların Türkiye'ye ithal edilmesi yasaklandı ancak bu yeterli değil çünkü yeşil papağanların Türkiye içerisinde de yakalandığını ve satıldığını biliyoruz. Diğer egzotik türlerin ithalatı yasaklanmadığı sürece, bugün yeşil papağanı yarın da başka bir papağanı konuşacağız.

Günümüzde bu hayvanların popülasyonunun azaltmak için yuvaların bozulması/kapatılması, yuvalardan yumurtaların alınması, canlı yakalama, vurma gibi yöntemlerin uygulanması planlanıyor.

Dünyada istilacı olan ve gittiği her yeri talan eden tek türün insan olduğunu tekrar hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken özel günlerden. Yakalanmalarına, yuvalarından yavrularının toplanmalarına, hapsedilmelerine, üretilmelerine, satılmalarına, çalıştırılmalarına, öldürülmelerine kayıtsız kalmayın. Bir hak ihlaliyle karşılaştığınızda lütfen bizimle iletişime geçin.”

******

******

Haftanın Karesi

Fotoğrafta gördüğünüz beyaz çoban köpeğinin adı Odin. Odin 2017’de Kaliforniya’a çıkan büyük yangında sürüyü terk etmemiş. Günler sonra sahibi geri döndüğünde Odin’i ve sürüyü yangından zarar görmemiş halde bulmuş. Odin nasıl başardıysa hem kendini hem de sürüsünü hayatta tutmuş.

Kaynak: HappyDog/Twitter

******

******

Kimi Takip Etsek?

Instagram’daFloofers adlı hesap diğerlerinden çok farklı ve eğlenceli… Hesap, komik hayvan videolarından enstantaneleri sevimli çizimlere dönüştürüyor. 300 bine yakın takipçisi olan Floofers’ın aynı zamanda bir de web adresi var.