Bir lokantaya ya da kafeye girdiniz. Yediniz, içtiniz, ağzınızı silip çıkar mısınız ya da 'Helalleşelim' mi dersiniz? Yoksa hesabı ödeyerek mi ayrılırsınız?
Nasıl ki hesabı ödeme zorunluluğunda iseniz, iktidarların da böyle bir yükümlülüğü bulunmakta. Yaptıklarının, ettiklerinin, icraatlarının, yediklerinin, içtiklerinin mutlaka bir hesabı olmalı.
Şimdi AKP iktidarı ne yapacak? 21 yılın hesabını vermeden 'Hadi bana eyvallah' diyerek çekip gidecek mi?
Böyle olmayacağını umuyoruz. Önce halkımız adisyonu 14 Mayıs'ta kesecek. Sandıkta kesilen hesap, halkın temsilcilerince bağımsız yargı önünde mutlaka sorulacak. O kadar çok vermeleri gereken hesap var ki...
Yıllarca Fethullah terör örgütüyle kol kola yürümeleri, Silivri'de çürüttükleri asker, aydın, akademisyen, gazeteciler... PKK terör örgütüyle Oslo görüşmeleri, Habur rezaletleri, Öcalan mektupları... Hesap lütfen...
YSK'de geçerli sayılan mühürsüz oylar, trafolara giren kediler, kaybolan oy çuvalları, Üsküdar'ı geçen atlar... Hesap lütfen.
Yanlış uygulanan politikalar sonucu yaşanan ekonomik enkaz, azan enflasyon, can yakan hayat pahalılığı, işsizlik, TÜİK'in makyajlı rakamları, özelleştirme adı altında peşkeşler... Hesap lütfen...
Yanıltıcı Merkez Bankası rakamları, buharlaşan 418 milyar dolar... Hesap lütfen...
Yargı üzerindeki baskılar, suçsuz yere cezaevlerinde çile dolduran binlerce masum insan, ölüme terk edilen 90 yaşındaki generaller... Hesap lütfen...
Cemaat yurtlarında taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar. 6 yaşındaki sübyanla evlenen sapıklar, bu evliliğe izin veren yetkililer... 70 küsur cemaate milyarlarca para aktaran yöneticiler... Hesap lütfen...
Bakanlığına şirketinden dezenfektan satan bakanlar, ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiler, suç örgütü liderlerinden döviz dolu çantayla rüşvet alanlar, para sayma makineleri, çikolata altı istiflenen eurolar... Hesap lütfen...
Üniversitelerde sınava girmeden verilen diploma iddiaları, üniversite arazilerinin değerinden düşük rakamlarla yandaşlara peşkeş çekildiği söylemleri, cumhuriyet düşmanı, devrim düşmanı rektörler... Hesap lütfen...
Yalan, iftira, hakaret etmek üzere oluşturulan yandaş medya, devlet bankasından aldığı krediyi ödemeyen kukla medya patronları, her ay binlerce lira maaş ödenen trol çeteleri... Hesap lütfen...
Torpille işe almalar, sonucu belli mülakatlar, devletten 8-10 maaş alan bürokratlar... Hesap lütfen...
Depremzede çocuklara ilişkin 'Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz' diyen, her fırsatta Ata'ya hakaret eden Diyanet İşleri... Hesap lütfen...
Ve deprem felaketi; iki gün boyunca müdahale edilemeyen enkazlar, yıkılan binaların altından yükselen imdat feryatları, enkaz altında kan kaybından ya da donarak ölen depremzedeler, buralara verilecek çadırları, gıda maddelerini satan Kızılay, hastanelerde ölüme terk edilen hastalar... Sosyal medyaya getirilen yasaklar, yavaşlatılan internet... Hesap lütfen...
Arkasından sel felaketi... Yaşamını yitiren insanlar, dere yatağına yapılan binalar, Kastamonu, Sinop, Bartın sel felaketinden ders almayan yönetimler... Hesap lütfen...
Adisyon uzayıp gidiyor. Şu kesin ki bunların dışında ödenmesi gereken daha onlarca hesap var.
14 Mayıs'ta sandığa gidecek halkın büyük bir çoğunluğu bu hesabın sorulması için oy verecek. Umarız ki Millet İttifakı’nı oluşturan partiler, iktidarın hesap pusulalarını şimdiden hazırlamışlardır.