Misal
Deniz kenarı ararsın…
Ailecek bi yüzek…
Sonunda bir kenar buldun
“Hah” dersin…Oldu..
Bi ağaç altı mesela…
Gölge lazım dinlenecek…
“Mis” gelir bir yer…
“Hah” dersin…
Pazarda domat, mezarda tabut neyse…
“Hah” tam isabet…
……
Göztepe, havasında… Ama kendi havasında.
Kalanların geçtiğimiz seneden farklı bir çabası yok.
Bir tek gidişine üzüldüğüm Halil Akbunar’ın dönüşü sevindirici…
İlk yarıda birkaç kez sol kanadı iyi kullandılar, Mehmet Erdem ile beraber.
Santrfor olarak Rusya’dan alınan Adis Jahoviç ne kadar iyi kumaşsa,
Orta sahada Gosso ya eşlik eden Kossi Segbefia yan top üstadı(!)…
Gökhan Karadeniz, Tayfur “eserse uçarız” diye rüzgar bekliyor…
…..
Hani bazen bi şey olur maça gidemezsin falan..
Gözün her türlü iletişim aracında sonuç arar…
Takımım ne yaptı diye…
“Hah”
Aramana gerek yok kardeşim…
Geçen yıl ki maçları hayal et, farkı yok pek…
Üç aşağı beş yukarı aynı…
Okan Buruk un dünkü oyunu iyi okuduğu ile ilgili şüphelerim ise tavanda…
İlk yarının üç iş yapan adamını Gökhan Karadeniz, Jahoviç ve Halil’i kenara alması,
Segbefia’ya ısrarla dayanması takdire şayandı…
….
Skor var evet…
Bir başında bir sonunda…
Ama hava dersen,
“Büyük Göztepe” dersen…
Bir nefeslenmek lazım…
Bu kadar berbat Şanlı Urfa karşısında sonuç normal…
Hayal ettiğin; tıkır tıkır pas yapan,
Kanatları vızır vızır kullanan,
Hatları arasında boşluk bırakmayan ve iyi anlaşan,
Kısaca “Şampiyonluk türkülerinin Göztepesi” ise hayalin…
“Hah…”
Gene olmamış…