Eskiden büyüklerimiz insanların saflığını, cahilliğini anlatmak için “Eşek uçuyo desen inanır” derlerdi... Çocuk aklı işte biz de arada bakardık havaya, uçan eşek görürmüyüz diye... Öylesine saf insanlara zaman zaman denk geldim bu yaşıma kadar. Ama uçan eşeğe inanacak kadarına belki. Bir seferinde hipodromda bir abimiz önümüzden geçen amcayı işaret ederek anlatmıştı:

“Bak bu adam seyis... Cindo Dayı derler ona... Okuması-yazması yok. Memleketinden buraya geldiğinde hayatında treni ilk kez Şirinyer Hipodromu'nun önünde gördü. Kocaman demir yığını kapının önünde durduğunda gözleri yerinden fırladı. Yerden bir tutam ot kopartıp trenin önüne koydu. Bir tepki alamayınca korkarak uzaklaştı.”

İşte Cindo Dayı'nın trenle olan ilişkisi gibi artık her şey... İnsanlara ne söylesen inanır haldeler. Siyasetten, spora kadar akıl almaz vaatler ve açıklamalar.

Futbol zaten yalanın merkezi. A Milli Takım seviyesinde son yıllarda öyle-böyle kandırılmadık. Şans eseri elde edilen bir kaç başarı dışında hep gözümüz yollarda kaldı. En son başımıza musallat edilen Lucescu ise tam bir korku filmi gibiydi. Ununu elemiş, eleğini asmış Rumen hoca “Köklü bir değişiklik yapıyorum” diye diye kıydı içimizi...

Neyse ki Şenol Güneş'in takımın başına gelmesiyle ışığı gördük. Arnavutluk ve Moldova maçındaki futbol özlediğimiz türdendi. İki maçta atılan 6 gol önemli belki ama 1'er 0 da bitse fark etmezdi. Önde basmaya çalışan, ayağa pas yapan, ver-kaçlar deneyen A Milli Takım yeter de artar bile. İlk defa bir arada oynamamın hataları mutlaka var. Fakat bizi hep aynı adamlara mahkum edenler utansın. Merih Demiral ve Kaan Ayhan gibiler aslan gibi mücadele ediyor. Tabii ki tek sıkıntı kurtulamadığımız bir kaç eski... Burak Yılmaz ve Emre Belözdoğlu'ndan da kurtulduk mu önümüz açık. Şenol Güneş'in bilgisine güvenimiz tam... Bu saatten sonra bizi kimse kandıramaz. Yaşıyorsa Cindo Dayı bile inanmıştır ay yıldızlı takıma. Eşek uçmaz belki ama iyi ve doğru mutlaka hedefe ulaşır.