Siyaset arenasının vazgeçilmez söylemidir; ''Enkaz devraldık''. Demokrat Parti döneminden bu yana her iktidara gelen partinin kendini haklı göstermek için başvurduğu bir slogan.. AKP'nin valizini toplamaya başladığı şu günlerde de çokça söylenmeye başlandı. Aslında enkaz bırakıp bırakmayacaklarına karar verecek olan halk.
20 yılda ülkeyi nereye getirdiklerinin tamamını anlatmak çok zor. Ciltlerce kitap yazılır. Bu yazımı tarihçilere bırakıp 20 yılın çarpıcı başlıklarını biraraya getirelim, gelecek iktidarın 'enkaz' devralıp almadığına birlikte karar verelim;
En önemli başlıklardan biri AKP'nin FETÖ terör örgütüyle işbirliği yaparak Silivri'de hukuk cinayetleri işlemesi. Biri savcı, diğeri hakim cübbeleri altında yüzlerce askeri, bilim adamını, gazeteciyi, sivil toplum yöneticisini, rektörü, aydını, sanatçıyı yıllarca zindanlarda çürüttüler. Hayali bir düşman yaratarak darbe yapılacağı safsatasıyla ordumuza balyoz indirdiler... Doymadılar, 80 yaşındaki emekli generalleri hapse tıkmaya başladılar.
İktidara geldiklerinde dolar 1.42 lira, benzinin litresi 1.6 liraydı. O yıllarda açlık sınırı 337 lira, yoksulluk sınırı 1025 lira olarak hesaplanmıştı. 19 milyon kişi yoksulluk sınırında, 894 bin kişi ise açlık sınırının altında yaşıyordu. Bugün... 16 milyon kişi açlık sınırında, tam 50 milyon kişi de yoksulluk sınırında yaşam mücadelesi veriyor. AKP'nin iktidara geldiği günlerde asgari ücretle 14 çeyrek altın alabilen vatandaş bugün 4 çeyrek altın bile alamıyor.
Vatandaş girmediği tünele, geçmediği otoyola ve köprüye, yatmadığı hastaneye, uçmadığı havalimanına cebinden para ödüyor. Hem de dolar cinsinden.
Müteahhit çeteleri oluştu. Vatandaş etinden, sütünden, peynirinden vazgeçerken bunlar Londra'da mahalleler satın almaya başladılar.
İthal edilmeyen tarım ürünü hemen hemen kalmadı. İlk defa ürettiğimizden daha fazla buğday ithal ettik.
Milyonlarca Suriyeliyi kapıdan pencereden ülkeye soktular. Şehirlerin demografik yapıları değişti. Para verenleri vatandaşlığa aldıkları söyleniyor.
Sendikaların sarartılması, medyanın ele geçirilerek yalakalaştırılması, maden ocaklarındaki katliamlar, Andımız'ın yasaklanması, devlet dairelerinden TC'nin kaldırılması, bazı şerefsizlerin Ata'ya lanet okumaları bu iktidarın alnına bir leke olarak yerleşti.
Ve tabii ki yolsuzluklar... Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanları, üç-beş maaş alan bürokratları, mafyadan her ay 10 bin dolar alan siyasileri, çanta dolusu dolar götüren milletvekillerini, çökülen marinaları, mafya-siyaset ilişkilerini bu iktidar döneminde yaşadık.
Dış politika ise yerlerde sürünüyor. İç işlerine karışmadığımız komşu yok gibi. Dost hiçbir ülke kalmadı. Biraz Azerbaycan, biraz Katar. Gerçi Katar da son dönemlerde yan çizmeye başladı. Ha bir de Taliban var, şimdilik selamlaşıyoruz....
Rusya'dan aldığımız füzeleri kullanamıyoruz. Amerika parasını ödediğimiz uçakları vermiyor. Askerlerimizin başına çuval geçirildiğini bu iktidar döneminde yaşadık. Şehitlerimize hiçbir dönemde bu kadar hakaret edilmemişti. Trump'un hakaret içeren mektubunu unutmak mümkün mü?Moskova'da kapıda bekletme olayına hiç girmeyelim...
AKP iktidarının yasaklarla, yalanlarla, yoksulluklarla geçen 20 yıllık kısa özeti böyle. Enkaz mı bırakıyorlar, yoksa mutlu zengin bir ülke mi buna halkımız sandıkta karar verecek.
Ünlü araştırmacı yazar, düşünür, bilim adamı Yalçın Küçük yıllar önce yaptığı açıklamada, ''Bunlar bugün iktidardan gitseler, yaptıkları tahribat 30 yılda giderilemez' demişti. Şimdi acaba kaç yılda giderilecek?