Hatta arlanmaz…
2.000 TL'den başlayan maaşlarıyla kira veriyor, ev bakıp çoluk çocuk okutuyorlar...
Zaten nasıl becerdiklerini anlayabilmiş değilim...
Utanmadan, doğuya, güneydoğuya göreve gidiyorlar...
Silah sesleri, tehditler altında bayrak, Atatürk ve vatan sevgisi aşılıyorlar...
Bir sürü fakir çocuğu okutmaya, eğitmeye çabalayıp duruyorlar...
Zaten bu arkadaşların bir çoğu ek iş de yapıyor...
Neymiş?
Ailelerini geçindiremedikleri için ek işlere gidiyorlarmış...
Okuldan uzak pazarlarda limon, maydanoz,
Ne alırsan bi milyon gibi işler üstelik...
**
Atatürk’ü de hiç anlamadım...
Milletvekili maaşlarının ne kadar olması gerektiğini soran görevlisine;
“Muallim maaşlarını geçmesin” falan da demiş...
Neden ki? Ne gerek varmış ki?
UNESCO da oturmuş, bunlara “Öğretmenler günü” uydurmuş...
Türkiye’de de 24 Kasım’da kutlanıyor...
Ne gerek varsa ?
Ben babamdan biliyorum...
Yırtık çorap, patlak ayakkabı ile çok gezdirdiydi beni...
Bunlar hep böyle işte...
Üç kuruş ellerine para geçer, gider kitap alır, okuduktan sonra da başkalarına dağıtırlardı...
Sanki çok lazımmış gibi temel terbiyemizi verdiler...
“Öğretmen kutsaldır ana gibi” denmesini de pek anlamlandıramam zaten...
Hatta hatta; Hz Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” dediği de üfürülmektedir...
**
Hülasa;
Bolca var bu özlü sözlerden...
Geçenlerde İzmir Gaziemir Belediyesi’nin düzenlediği 24 Kasım Öğretmenler Günü toplantısını izledim biraz...
Öğretmenlere davet vermiş ev sahibi Gaziemir Belediyesi...
Kokteyl alanında gürültü var...
Başkan Halil İbrahim Şenol mikrofondan sesleniyor, ince bir fırça atıyor...
“Okumuş eğitimli insanlarsınız, biraz sessiz olalım...”
Hah tam benim kafadan...
At başkan fırçayı...
Peşinden bir sesler geliyor arkadan...
Ağzı burnu kan içerisinde bir adam...
Öğretmenmiş kendisi... Feryat, figan...
Başkanın “Özel Kalem Müdürü” ne olduysa artık yapıştırmış kafayı suratına...
Kan revan...
Ne olmuş yani öğretmenler gününde dayak yediyse...
Kafa attıysa ev sahibi...
Bir de birileri eleştiriyor...
Neymiş?
“Hiçbir şey olmasa misafirperverliğe yakışmaz”mış...
Hadi canım sen de... Herkes haddini bilecek...
Eline sağlık kardeşim...
Ama seni kınıyorum...
Kafana yazık olmuş, odunla vursaydın...
“Özel Odun Müdürü” olurdun...
**
Çakal gazeteci...
Çakal olur gazeteci...
Kül yutmaz...
Bir tanesi de benim bunların...
**
Sigarayı bırakayım diye bakınıyorum...
Sosyal medyada güzel bir ilan... Hemen kaydol diyor...
Kaydoldum... Aradı peşinden bir adam.
Aman;
Haber spikeri tonlu, bir doktor edası...
Ürünler yollayacağını söyledi...
Paketin içinde doğal-bitkisel sprey olduğundan bahsetti...
Bir de kullanma kitabı...
“Tamamen bilimsel” dedi bana...
(Konu çok ciddi… Zannedersin ki beyin ameliyatına giriyorum)
“Rica ediyorum kitapta yazan kullanma kurallarına riayet edin, titiz olun”
“Aman ölmeyeyim” dedim.
“Olur mu efendim? Ürünler 249 TL aslında... 200’ünü Sağlık Bakanlığı ödüyor.”
Aman Allah’ım bakanlık da bu işin arkasında olduğuna göre;
Tamam arkadaş bu iş... 49 liraya sigarayı bırakıyorum...
Geldi paket...
**
8 sayfa fotokopi...
Okuman lazım...
Bi “Naber len salak” yazmamış...
1 adet naneli ağız kokusu spreyi (1 milyoncudaki fiyatı 1 TL)
1 adet diş pastası (1 milyoncudaki fiyatı 1 TL)
1 adet diş temizleme tozu (1 milyoncudaki fiyatı 1 TL)
**
Çakal olur gazeteci...
Bir de terzilerle ilgili bi laf var;
“Kendi söküğünü dikemez” diye
Bana yapmayaydınız be...
Moralim bozuldu...
Çakmak var mı üstünde ?
**
AZİZ BABA’YA KISA MESAJ
Slm. Sn. Bşk.
Hbrin var mı blmyrm.
Çok sevdiğin, her derdine koştuğun kaşar gazeteci abiler ile
İçerideki çalışma arkadaşlarına dikkat et.
El birliği ile seni arkadan vuruyorlar…
Ellerinde hançerle gezerken, yüzüne ;
“Bşknm, bşknm” yalaklanmaları içerisindeler….
Boy boy tapeler yayınlanıyor.
Önüne gelmiyorsa beni ara, adresi vereyim…
Görmediysen tapeleri de yollayayım…
Ben kim olduklarını anladım…
Sende bi tanımama huyu gelişti son zamanlarda.
Ama artık sen de tanıyacaksındır, tanıman gerek…
Syglr... Öpt…KİB…Bye...
**
HAFTANIN SÖZÜ
Bir adamın ölçütü, güçle ne yaptığıdır. (Platon)
