Bir zamanlar kurşun kalemler, tükenmezler, daktilolar yazımızın, mektuplarımızın, şiirimizin aracıydılar. Şimdi bilgisayarın tuşlarıyla imgeler üretir olduk!
Kağıtlar, kalemler, zarflar, pullar, mektuplar, postacılar kalktı aradan! Varsa yoksa bilgisayar, bilgisunar; yaz, çiz, tıkla; anında bir dostun odasında, bir dergi sorumlusunun, yayınevi editörünün karşısındasın…
Sanal ortamdan, bilgisunardan paylaşımlar, iletiler öylesine girdi ki yaşamımıza… Ne yapsak kurtulmamız olanaksız. Günün büyük bölümünde bilgisayarın, bilgisunarın devinimine kaptırıyoruz kendimizi. Teknolojinin azgın döngüsündeyiz! İzlensek de fişlensek de umurumuzda değil artık. Dünyayı avucumuzun içine aldığımızı sanıyoruz…

***

Eylül’ü geçtik, Ekim’deyiz, ha deyince Kasım kapımızda. Güz avlusunda koşturuyoruz, şiirini yazıyoruz, resmini yapıyoruz, şarkısını söylüyoruz, hüznün tadını çıkarıyoruz.
İzmir ekin, sanat, yazın şenliğine girdi. Toplantılar, söyleşiler, şiir ve imza günleri, öykü ve şiir işlikleri… Kitabevlerinde de devinim var bu mevsimde.
Şairlerin, sanat ve yazınla ilgili insanların buluşup söyleşmeleri bile ortamı ısıtıyor. Hemen birisini, benim de 17 yıldır içinde olduğum, söyleştiğim buluşmayı anlatmalıyım; Dumansızlar’ı…
Gönüllülükle özdeşleşen bir buluşma…İki haftada bir cumartesilerde saati değişmeyen bir dostluk alanı…
Bilgisunar’dan duyurularla yer belirlenir, toplanır İzmir’in şairleri, yazarları. Sanırım 2001’de Hidayet Karakuş, Yunus Bekir Yurdakul, Ahmet Günbaş, Fergun Özelli gibi yazın dostlarının başlattığı, Hayri Yetik’in “sesli edebiyat dergisi” diye vurguladığı Dumansızlar’ın bunca yıldır özenle korunarak sürdürülmesi övgüye, alkışa değer doğrusu.
Bu dönemin ilk buluşması geçen Cumartesi Alsancak’ta Arma Kitabevi’nde gerçekleşti. Kalabalığı görmeliydiniz. Gelemeyenler, göremeyenler için Osman Akbaşak’ın “www.osmanakbasak.com” sayfasını izlemelerini öneririm.
Söz Osman Akbaşak’tan açılmışken, üretken, verimli dostumuzun romancılığını da anmadan geçemem. Şu günlerde basım aşamasında olan yeni bir romanı var Akbaşak’ın: “Güneşe Çağrı- Aristonikos İsyanı”.
Spartaküs’ten 70 yıl önce İ.Ö. 133-129 arasında “Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması”nı konu alıyormuş. “Bergama'nın ünlü devrimcisi Aristonikos tarafından ateşlenen köle isyanı, yüz binleri harekete geçirmişse bunun nedeni, Aristonikos'un onlara 'Güneş Ülkesi'ni vaat etmesidir.” diyor bilgisunar.
Osman Akbaşak’ın romanını merakla bekleyeceğim.

***

Bir güzel haber daha var; İzmirli şairlerimiz Uğur Gürekin ve Neval Savak’tan. Eskişehir Sanat Derneği’nin 10'uncu kez düzenlediği Yunus Emre Şiir Yarışması’nda Uğur Gürekin birinci, Neval Savak da üçüncü oldu. Uğur Gürekin’in çağrısına kulak verelim mi: “rüzgârda göndere hızlıca çekilen/ bayrakları çiçek desenli ülkeler olsa/ hani gülüşler dağıtılsa çocuklara/ eninde sonunda iyilik kazansa”
İyilik, güzellik, aydınlık, umut, sevgi, barış, insanca yaşanırlık kazansın hep. Güzel şeyler ekelim hayata; güzel şeyler biriktirelim, verimler alalım, güzel şeyler biçelim gelecek için.

***

Vefa İstasyonu bu ay içinde anmalarına başlıyor. Ay sonunda “Tutkulu Bir Araştırmacı: Bilge Umar” konuğumuz. Recai Atalay’ın 'Smyrnalı Şairlerden İmbata Yazılı Esintiler'i var Ekim ayında. Yerim elverdiğince, yeri geldikçe onlardan da söz edeceğim.