Uğur DÜNDAR

15 Mayıs 1919…

Saat sabahın 07.30'u…

İzmir halkını emperyalistlerin işgaline karşı direnişe çağırırken “Burayı Yunan'a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle de kozumuzu paylaşacağız” diyen Hukuk-u Beşer Gazetesi'nin yurtsever başyazarı Hasan Tahsin, koyu renk takım elbisesini giymiş olarak Konak Meydanı'nın Kordonboyu tarafında bekliyor.

Çok geçmeden Yunan gemileri, Pasaport Limanı'na çıkarma yapmaya başlıyor…

İzmir'in Rumlarıyla yerli işbirlikçi hainler, işgalcileri, ellerindeki Yunan bayraklarını sallayarak ve coşkulu alkışlarla karşılıyorlar.

***

Yunan askerlerinin İzmir mahallelerine dağılmak üzere yürüyüşe geçtikleri sırada, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılıp en öne geçiyor ve hançeresini yırtarcasına bağırıyor:

“Olamaz, olamaz! İzmir'e böyle ellerini kollarını sallayarak giremezler!..”

Kordonboyu bu sesle yankılanırken, Hasan Tahsin silahını çıkararak düşmana ilk kurşunu sıkıyor.

İki işgalci onun kurşunlarıyla yıkılırken, düşman da süngüleriyle, henüz 31 yaşındaki büyük kahramanı şehit ediyor.

***

Hasan Tahsin'in tabancasından çıkan ilk kurşun, sadece İzmir'de değil, Anadolu'nun her yanında büyük direnişin işaret fişeği oluyor.

Örneğin Demirci Efe olayı duyar duymaz yerinden fırlayarak “Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer” diyor.

Onu diğer efeler ve direnişçiler izliyor.

Böylece Ege'nin kurtuluş destanı, o ilk kurşunlarla yazılmaya başlanıyor…

***

Kuvayı Milliye”nin açık hava müzesi olan güzel İzmir”in kurtuluşunun 98. Yıldönümünü kutlarken, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla, ilk kurşunu sıkarak şanlı direnişi başlatan yurtsever gazeteci Hasan Tahsin”in aziz hatıraları önünde minnet ve rahmetle eğiliyorum.

Ve yazımı, bir başka basın şehidi Uğur Mumcu'nun adeta günümüz gazetecilerine ders niteliğindeki şu unutulmaz sözleriyle noktalıyorum:

“Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin, boyun eğeceksen gazeteciyim demeyeceksin!..”