İnanmayın siz her duyduğunuza...
Ameliyatsız o kiloları vermek mümkün değil. Ve o ameliyatlar da çocuk oyuncağı değil. Obezite cerrahisini estetik ameliyat olarak görenler çok yanılıyor.

Zorunlu durumlarda hayat kurtarmak amacıyla başvurulan bu ameliyatların zayıflamak için rutin seçenek olarak sunulması bazı doktorlar tarafından dolandırıcılık olarak bile nitelendiriliyor.
Özellikle şov dünyasından para kazananların bu konuda olumsuz anlamda örnek olduğunu düşünüyorum.
Bir de kendi gözünüzle görüyorsunuz işte, evet 60-70 kilo birden veriliyor ama o yüzün şekli, gözlerin sönmüş feri ne olacak peki?
İlk 20-30 kilo neyse de daha sonra kontrol dışı artarak devam eden kilo kayıpları kişinin yüzünün ifadesini bile değiştiriyor. Hiç sağlıklı bir görüntü ortaya çıkmıyor.
50 bedenden 32-34 bedene inenler var. Bunun sağlıksız olduğunu düşünmek için de tıp okumaya gerek yok.
Düşmeyin bu tuzaklara. Hedefe kilo vermeyi değil sağlıklı beslenmeyi koyunca o kilolar ister istemez gidiyor. Yavaş yavaş ama sağlıklı :)
En güzel alışkanlık
Sabahı kahvaltı etme alışkanlığı!
Hafta sonu sosyal medya hesapları zengin kahvaltı sofraları ve altına kondurulan şu cümleyle dolacak: “Mutluluğun kahvaltıyla bir ilgisi olmalı...”
Orjinali: “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem... Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı...” şeklinde Cemal Süreya’dan alıntı...
Peki ey güzel şehir insanı, bunu madem biliyorsun da neden kendini genelde sadece pazar günü ödüllendiriyorsun?
Güne kahveyle başlamanın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamadım, anlamayacağım.
“Çalışıyoruz, çok yoğunuz, vakit yok, zaten yalnız yaşıyoruz, dolapta sadece diyet yoğurt, diyet kola, öylece yaşayıp gidiyoruz...” diyorsunuz ya, o sizin üşengeçliğiniz kusura bakmayın.
Evinin yuva olması için o dolabı hiçbir şeyle olmasa kahvaltılık malzemeyle dolduracaksın.
Sabah topu topu 30 dakika önce kalkacaksın...
Beni dinle, sadece bir gün bunu dene.
Evden çıkarken havan değişecek: Annen arkandan “Haydi evladım Allah zihin açıklığı versin” diye uğurlarmış gibi, baban günlük harçlığını cebine sıkıştırmış gibi, için sıcacık olmuş gibi... Dene!
Hedefe kitlendik
Cuma günleri böyle ciddi mevzulardan söz etmek istemiyorum ama şu günlerde başka konumuz da yok ki! Tabii ki referandum...
Cumhurbaşkanı sürekli "Hayır"ların öne çıktığı anketlerin yapılmasını da yayınlanmasını bir süreliğine yasaklamış.
İddia bu... Doğru olma şansı da yüksek.
Komplo teorisyenlerinin bir başka iddiası da referandumun asla yapılmayacağı yönünde.
Ama hangi nedenle iptal edilir, o da başka spekülasyon konusu.
Ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti çok sert bir viraja hızlı ve kontrolsüz girmek üzere.
İnsanı tek rahatlatan taraf ise halkın artık tehlikenin farkına varıp ülkesine sahip çıkmaya hazırlanması.
Yok ya yapamazlar dediğimiz her şey başımıza gelince bir aydınlanma, bir akıllanma oldu en sonunda.
Bakalım, hayırlısı... Bir atlatsak şu 16 Nisan'ı!