7 Kasım 2014 günü Karşıyaka Nikah Sarayı Üst Salonu’nda Ahmet Diker’in “DİRENİŞTEN DİRİLİŞE KAFSİNKAF DESTANINI YAZANLAR” kitabı ile ilgili kahvaltılı basın toplantısına davetliydim. Bilen bilir yemeklerle pek aram yoktur. Hele yemekli, kahvaltılı basın toplantılarını hiç sevmem ama Ahmet Diker’i ve Karşıyaka’yı severim. Bu nedenle Ahmet Diker’in basın toplantısında bulunmam gerekliydi. Basın toplantısında ne gazeteci, ne şair, ne yazar olarak bulundum, hele ekonomist olarak hiç değil. Bu toplantıya İzmir 68’liler Platformu başkanı olarak katılmıştım. Ahmet Diker’in duygulu, içtenlikli konuşmasını ve sonrasında söz alanları peşpeşe dört çay içerek dinledim. Son söz bana geldiğinde söyleyeceklerim unutulmazlık kazansın diye yazmaya karar verdim. Sadece Picasso’dan alıntı bir söz söyledim; “Bazı ressamlar güneşi sarı bir noktaya, bazı ressamlar da sarı bir noktayı güneşe çevirirler.” Sen bu kitapla sarı bir noktayı güneşe çevirdin Ahmet Diker, kutluyorum.

Bedros, yani Bedri Reis, yani Rahmi Eyüboğlu’nun ağabeyi Sebahattin Eyüboğlu, “Dünyanın kirini, pasını ne temizler” diye sorar ve yanıtını kendi verir; “Ege körfezinin poyrazı bir, Balıkçı’nın merhabası iki”

Balıkçı olarak anılan Cevat Şakir’i en iyi anlatan; “En sevinçli anınız?” sorusuna verdiği yanıttır. “Prosper Marimer’in Karmen’ini Türkçeye çeviriyordum. Esmer Güney kızı Karmen, cigaracı dükkânından bir mimoza demetiyle çıkar. Bunu çevirirken neden benim esmer Bodrum kızlarım saçlarına birer mimoza takmasınlar diye Paris’ten mimoza tohumları getirttim. Çiçek açtılar. İki Bodrumlu fukara kızı gördüm bir gün. Saçlarına kopardıkları mimoza çiçeklerini takmışlardı, geçtiler. Sevindim. İçimden “Yaşayın Çocuklar” dedim.

Balıkçının mimoza tohumları çiçek olmuştu. Çünkü balıkçı zahmet çekmişti, emek vermişti, gönülden sevdalanmıştı. Kolay değildi tohumun “ha” deyince çiçek olması. Mimoza toprak ister, su ister, güneş ister, hava ister ama önce zahmet ister, aşk ister, sevda ister. Ahmet Diker’de zahmet çekmiş, emek vermiş, aşkla sevdayla bu kitabı yazmış.

Ahmet Diker’in titizlikle hazırlamış olduğu bu eserde Karşıyaka Spor Kulübü’nün kurucularının emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı'nda kuvvacılar arasında nasıl yer aldıklarını, milli mücadelede Mustafa Kemal’in askerleri olarak savaş meydanlarında nasıl kahramanlıklar yarattıklarını, Ahmet Diker’in dediği gibi “Bir sevda masalının gerçekliğe sığmayan kahramanları”nın sevdalarını okuyacağız.

Tarih dündür, coğrafya bugün. Dün Vahdettin’in, Salazar’ın, Mussolini’nin, Hitler’in, Videlanın, Pinochette’nin tarihin çöplüğüne atılışlarına nasıl tanık olduysak, bugün de dünyamız tiranlarının, diktatörlerinin aynı çöplüğe gideceklerine tanık olacağız.

“DİRENİŞTEN DİRİLİŞE KAFSİNKAF DESTANINI YAZANLAR” kitabının tanıtım toplantısından çıkarken şöyle düşünüyordum. “Bugün, kendi içimden çıkıp başka bir olabilseydim eğer Ahmet Diker olmak isterdim.”