Hafta içi yazdığım İmamoğlu-Yavaş ikilisinden birinin cumhurbaşkanı, diğerinin yardımcısı olacağı; milliyetçi, muhafazakar ve Kürt seçmenler dahil tüm muhalefeti kucaklayacak ‘Güçlü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sistemi’ önerisine çok sayıda olumlu yanıt geldi.

Erdoğan’ın tek bir şansı var: Erken belirlenmiş CHP adayının seçmeni ile diğer adayı destekleyenlerin arasını açmak ve/veya diğer aday seçmeninin tercih edebileceği bir tavşan aday çıkarmak… Örneğin İmamoğlu’nun aday gösterilmesi durumunda, milliyetçi bir adayla oyları bölmeye çalışacaktır. Güçlü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sistemi, hem Cumhur İttifakı’nın elini kolunu bağlar, hem de muhalefeti güçlü biçimde kenetler. Bunun kanıtı Çağlayan Adliyesi’nin önünde seçim otobüsü üzerinde İmamoğlu-Yavaş ikilisinin el ele, kol kola yaptığı konuşmalara, farklı kesimlerden toplanmış halkın verdiği tepki... Halkın ‘Bu kadar hukuk dışı engelleme yeter’ diyerek barikatları aşması ve seçim otobüsünün geçişini engelleyen TOMA’nın etrafını sarması, korku duvarlarının aşıldığını kanıtlıyor, verilen barış mesajları, gelecek güzel günleri müjdeliyordu.

İki adayın birbirlerinin kollarını havaya kaldırarak verdikleri fotoğraf, Türkiye için bir dönüm noktası niteliğindeydi. İkilinin kenetlenmiş elleri bağlı kaldıkça, ne Erdoğan’ın ne de başka bir adayın en ufak bir şansları yok. Yavaş’ın ‘Silivri’yi kapatalım’ mesajını beğenen İmamoğlu’nun, ‘üretim/eğitim tesisine dönüştürelim’ önerisi, ikilinin yaratacağı sinerjinin göstergesiydi.

Gökhan Günaydın Uğur Dündar’ın Arena programında, CHP’nin cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceğinin, tüzüklerinde hükme bağlanmış olduğunu ve herkesi bağladığını belirtti. Günaydın, tüzüğe göre adayların Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu’ndan geçtikten sonra, son kararın CHP Grubu’nun yani tüm CHP milletvekillerinin oyları ile verileceğini söyledi. Kurulların ve milletvekillerinin kararlarını verirken, hem tüm CHP üyeleriyle yapılacak ön seçimin, hem de tüm Türkiye halkının eğilimlerini belirleyecek kamuoyu yoklamalarının göz önüne alınacağını dile getirdi. Günaydın’ın bu açıklamalarını göz önüne alarak, ‘Güçlü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sistemi’ formülü üzerinde biraz daha kafa yordum.

Bugüne kadar, siyasi görüşüm farklı da olsa Yavaş’ın aday olmasını daha uygun görüyordum, çünkü tüm Türkiye’de desteği daha yüksek görünüyordu. Ancak İmamoğlu’nun konuşma ve halkta heyecan yaratma yeteneğinin daha iyi olduğu ve kampanya döneminde yüksek oranda oyu lehine çevirebileceği de bir gerçek. Bunları göz önüne alarak yeni önerim şöyle: Hem CHP üyelerine, hem de halka ‘Güçlü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sistemi’ni destekleyip desteklemedikleri; destekliyorlarsa hangi adayı cumhurbaşkanı, hangisini yardımcısı olarak görmek istedikleri de sorulabilir.

Bir seçenek de şu: Özel, İmamoğlu ve Yavaş aralarında anlaşırlar ve iki yıl içinde parlamenter sisteme geçme sözü verilir. Hukuk sisteminin yeniden kurulmasından sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yavaş, bu sürecin sonunda Cumhurbaşkanı adayı gösterilir; Özel CHP Genel Başkanlığını sürdürürken, İmamoğlu koalisyonun başbakan adayı olur.

Demokrasilerde çare tükenmez; yeter ki geri gelsin!
 
İktidar Güç Zehirlenmesiyle Ölüyor

‘Atatürk’ün askeri’ olduklarını haykıran teğmenler, tıpkı Atatürk gibi ordudan atıldılar. Son zamanlarda gelişen olaylara tıp doktoru gözüyle baktığımda, iktidarın ‘güç zehirlenmesi’ nedeniyle ağır hasta olduğunu söyleyebilirim. Neden mi?

Farmakolojinin babası Paracelsus'un öne sürdüğü temel kural şöyle: ‘Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur.’ Su bile aşırı miktarda alındığında çok ağır tablolara, hatta ölüme yol açabilir. Tüm güçlerin tek kişide toplandığı ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi’ de bir güç zehirlenmesine yol açtı ve sistem hızla çöktü. Tanıyı koyduk, tedaviye geçelim…

İktidar yaşlı ve hasta, ne bir cerrahi tedavi ne de bir ilaç bu aşamadan sonra işe yaramaz. Tek çare ‘Erken Seçim’ ile yönetim değişikliği ve muhalefetin hata yapma lüksü yok.