Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) parti ve Türkiye açısından çok önemli bir sınav bekliyor. Mart ayında yapılacak yerel seçimler hem partinin hem de Türkiye’nin kaderini ve yönünü belirleyecektir. CHP’nin yeni yönetimi bu perspektif açısından hazırlanmalıdır.
Her şeyden önce partinin yapılanması ve vizyonu ülke gerçeklerine uygun olarak yeniden ele alınmalıdır. İlk önce “GÖLGE” Genel Başkan imajı silinmeli, yönetim kademelerindeki yerlerini bilmelidirler. İl ve ilçe örgütlerinin yapılanmasında Genel Başkan etkin olmalı, buralardaki başkan ve yöneticileri belirlerken halkın nabzını tutan, onlarla iç içe yaşayan parti ve siyaset birikimi olan ‘KOÇBAŞLARI’nın görüş ve önerilerini mutlaka almalıdır. 

İletişim siyasette en önemli unsurlardan birisidir. Yönetimde görev alan Genel Başkan yardımcıları, genel sekreter, parti sözcüsü gibi sıfatlarını taşıyanlar arandıkları zaman mutlaka arayana yanıt vermeli, uygun zamanda arayana dönüş yapmalıdır. Etraflarındaki sınırlı kişilerin görüş ve önerileri ile hareket etmemeli, geniş halk kesimlerine iletişim araçları ile ulaşılmasını bilmelidirler.

Her alan ve sektörde çağın gelişmelerine göre yeni hedefleri belirlemeli, bunların hayata nasıl geçirileceği, yöntem ve yolları halka anlatılmalıdır. Bunlar yapılırsa CHP saplandığı yüzde 25’lik oy çıtasından kurtulur, Genel Başkan’ın kişiliği ve yeri halk indinde kabul görür.
***

Mart seçimlerinde oy oranını yüzde 30’ların üzerine çıkartacak bir CHP ve oylarını artıracak muhalefet partilerinde görülecek böyle bir oy yükselmesinin ülkede bir genel seçim ortamı yaratacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Özgür Özel böyle bir başarı sağlarsa Genel Başkanlığı bir tarafa “LİDER” olur.
ATATÜRK’ün kurduğu CHP, ilkeleri, her alandaki uygulamaları, çağının ötesini gören vizyonu ile uluslararası boyutta siyasi bir “MARKA”dır. Bunu CHP’liyim diyen, CHP’ye oy veren herkes iyi bilmelidir. Bunu sağlayacak olan oturdukları koltuklardan güç alanlar değil, koltuklarına “artı” güç veren yönetici ve örgüt mensuplarıdır.
***

1959 yılında partiye kayıt olan, Erdal İnönü, Deniz Baykal, Hikmet Çetin’in danışmanlıklarını yapan, 1978’de Orman Bakanı Vecdi İlhan’ın danışmanı olarak Bolu Taşkent’te ilk Köy Kent’in yapılmasını, Antalya Kemer ve Titreyen Göl projelerinin organizasyonunu yapan, 1987’de siyasi yasakların kalkması ile ilgili referandumda Turgut Özal’ın yüzde 21 buçuk oy almasını gerçekleştiren politikanın içinde olan, CHP örgütünü çok iyi tanıyan bir kişi olarak gözlemlerimi aktarmak istedim.
Geniş halk kitlelerine ulaşamayan bir CHP’nin böyle bir başarıyı oluşturması olası değildir. Yapılacak yerel seçim sonuçlarının salt CHP’nin değil Türkiye’nin geleceğinin de belirleneceği bir seçim olacağı bilincinde olarak siyaset yapılmalıdır.

Umut yaratan bir CHP başarılı olur.