Hayvan sahiplenmek güzel şey. Evinizi, hayatınızı bir hayvanla paylaşmak harika bir duygu.

İnsan dışında bir canlı ile en az insanla olduğu kadar yoğun bir sevgi bağı kurabilmek küçük çaplı bir mucize aslında.

Yalnız yaşayan insanlardan çocuklu ailelere, çocuksuz çiftlerden aynı evi paylaşan arkadaşlara kadar ekonomik koşulları, yaşam şartları uygun olan ve hayvan seven insanların yaşadığı her evde en az bir tane can dostumuz var.

Bu hafta, hayvan sahibi çiftlerin boşanması durumunda neler olduğunu konuşalım istedim. Hayvan dostlarımıza son derece güçlü bir sevgi bağı ile bağlanıyoruz. Sonuçta onlar evdeki herhangi bir eşya değil. Değil ama maalesef kanunlar önünde hayvanlarımız hala “mal” statüsünde. Durum böyle olunca da, boşanma durumunda mahkemeler can dostlarımızın akıbetini herhangi bir “mal paylaşımı” şeklinde değerlendiriyor.

Hayvan, onu gerçekten seven ve bakmak isteyen taraftan ziyade, çoğu zaman kimin üzerine kayıtlı ise, yani kimin “malı” sayılıyorsa ona veriliyor.

***

Konuyla ilgili biraz detaylı bilgi almak için İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyesi ve HAYTAP temsilcisi Avukat Senem Demirel Acar’ı aradım. “Çiftler boşandığında hayvanın kimde kalacağına neye göre karar veriliyor”, diye sordum.

Avukat Acar’ın cevabı şöyle oldu:

“Eşler boşandığında ortak baktıkları hayvanlara ne olduğu konusu bugüne kadar çok fazla gündeme gelmiyordu. Ancak bundan 6 ay kadar önce Antalya mahkemesinde hayvanın kadına verilmesi ve hayvanın bakım giderleri için erkeğin nafaka ödemesine karar verilmişti. Bu bir ilkti ülkemizde. Ama bu örnek dışında genel olarak hukuki bir değerlendirme yapmak istediğimizde, hayvan kimin üzerine kayıtlı, ilk kim sahiplenmiş ona bakmak gerekiyor. Çünkü hayvan, Türk Medeni Kanunu’nda ve Ceza Kanunu’nda mal olarak değerlendiriliyor. O yüzden mal paylaşımı gibi düşünülürse, evlilik birliğinde kim onunla daha fazla ilgileniyor, masraflarını kim karşılıyor, hayvanı alırken kim almış, kimin üzerine kayıtlı onlara bakılıyor. Mahkeme bir tarafa hayvanı verdiğinde, söz konusu taraf onu daha sonra istediğine verebilir, sahiplendirebilir de. Çünkü dediğim gibi, hayvan mal statüsünde. Eşler ortak hayvan sahiplenirken, geleceği de düşünerek belki en baştan bu konuda anlaşmalılar. Ya da ilişkide sorunlar yaşanmaya başladığı zaman, iş boşanmaya varmadan önce hayvana gerçekten bakmak isteyen kişi hayvanı üzerine geçirip, çip taktırmalı, mahkeme aşamasından önce tedbirini almalı. Tabii asıl sorun yasada. Yasanın bir an önce değiştirilmesi gerekiyor. Hayvanlar mal olarak değil can olarak değerlendirildiğinde, zaten her alanda sorunlar çözüme kavuşacaktır.”

***

Eveeet, döndük dolaştık yine 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na geldik. Sene olmuş 2019, ama biz hala can taşıyan, duyguları olan hayvanlarımıza “mal” diyen hukuki zihniyeti değiştiremiyoruz. Değiştiremediğimiz için de, canımız hayvanlarımıza çoğu zaman eskimiş bir sandalye gibi bakan kanunlara takılıyoruz.

Ve maalesef hala karanlık bir tünelde ilerlemeye devam ediyoruz. Yasa tasarısının Meclis’e gelip bir an önce kanunlaşmasını beklerken, güya daha iyisi yapılabilsin diye bu kez de Araştırma Komisyonu kuruldu. Bu, kısaca “siz daha çok beklersiniz” demek aslında. Soruyorum: Komisyon neler yapıyor, şu ana kadar kaç kere toplandı, elle tutulur bir ilerleme kaydedildi mi, bilen var mı?