Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde can güvenliğinin sağlanması öne çıkan en önemli sorun olarak görünüyor. Ekonomik sorunların, işsizliğin tetiklediği, öfke ve şiddetin her alanda doruk noktasına ulaştığı, yaşamımızın gazetelerin 3. sayfa haberlerine dönüştüğü bir gerçek.

Herkesin silaha ulaşabildiği bir ortamda, pompalı tüfek, sopa ve copların araba bagajlarından çıkarıldığı, her türlü bıçak ve kesici aletin ceplerde taşındığı bir yaşam tarzı topluma sinmiş durumda. Boşanma girişimlerinin, trafik kazalarının, fiyat etiketlerinin yükselişinin cinayet ve yaralamalarda başlıca neden olarak ortaya çıkması adalet mekanizmasının iyi çalışmaması, adalete güvenin sarsılması, insanların adaleti kendi anlayışları içersinde çözme arayışına yöneltmektedir.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde vatandaşın can güvenliğinin sağlanması öncelikli, vazgeçilemez bir olgu olarak ilk sırada yer almaktadır. Geç gelen adalet, adalet değildir sözünden hareketle bir adalet reformu yapılması, bireysel silahlanmaya karşı etkin bir kampanya açılarak bunun önlenmesi, cezaların caydırıcı olması, donörü belli olmayan bu gidişatı durdurabilecek önlemlerden bazılarıdır.
Bunlar bir an önce hayata geçirilmeli, vatandaşın can güvenliği sağlanmalıdır. Aksi halde kutuplaştırılan bir Türkiye’de can güvenliğini ortadan kaldıran şiddet, bu süreç içerisinde toplu çatışmalara yol açabilecek bir kaos ortamı yaratacaktır. Bunun için iktidar, can güvenliğini sağlayacak önlemleri ivedilikle uygulamaya koymalıdır.