Bağdat Caddesi olayı ülkenin sapık potansiyelini bir kez daha ortaya döktü.
Olayın kendisi kadar ardından yapılan destek yorumları, tecavüz ve taciz vakalarının bu ülkede asla son bulmayacağını, hatta mevcut adil olmayan adalet sisteminin bu sapıkları kayırmasıyla daha da artacağını gösterdi.
Şimdi dört bir yanda gösteriler yapılıyor.
Gece 03:00'te dışarı çıkmaya devam edeceğiz ve sizden korkmuyoruz diyor kadınlar.
Tamam tabii ki bu sapıklar yüzünden eve kapanmayacağız ama korkmamak işini bir kez daha düşünelim bence.
"Akıllı insan korkar" sözünü de aklımızdan çıkarmayalım.
Vallahi benim artık bu memlekette yaşarken her an her saniye ödüm kopuyor.
Çünkü balık baştan kokmuş durumda.
Kendisi gibi yaşamayan, kendisi gibi giyinmeyen, kendisi gibi düşünmeyen herkesi hafifmeşrep, alkolik vs. olarak tanımlayan çürük zihniyetin yandaşları, arkalarına aldılar bu hastalıklı zihniyet desteğini, bayır aşağı gidiyorlar.
Üniversiteli kızlar yollu, başını örtmeyen 'aranan', mini etekli tacizi hak eden olarak görülüyor ve bu düşünce tarzı memleketin yarısı tarafından destek görüyor.
Adalet de sapığın, tacizcinin, pedofilin aslanlar gibi arkasında durunca, aslında bize de sadece korkmak kalıyor.
Lüzumsuz cengaverlik yapmayalım.
Herkes bireysel olarak tedbirini alsın, çünkü iş hiç de hayırlı bir yere gitmiyor.
Bu ülkede kadın olarak değerimiz giderek daha da görünmez hale geliyor.

* * *

Toslamadan selamlaşmak
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye'de H1N1 virüsünden, yani diğer bir adıyla domuz gribinden ölenlerin sayısının 57 olduğunu açıkladı.
Çevremde gripten yatak döşek yatmayan insan yok. Ve herkeste bir korku mevcut.
Hastalığa yakalandıktan sonra içmek üzere evde soğuk algınlığı ilaçları bulunduracağımıza, en baştan, hasta olmamak için bir takım önlemler alma alışkanlığımız olsa keşke.
Bitki çayları, taze meyve suları, sebze kökleri de bir yere kadar hani...
Özellikle böyle salgınların baş gösterdiği, sert kış koşullarında ilaç sektörüne mesafeli durmak, sevgiliye yapılan gereksiz kapris gibi...
Her burnumuz aktığında antibiyotikleri avuç avuç yutmayalım tabii ki ama immün sistemi güçlendirici bir takım ilaçların da işe yaradığını unutmayalım.
Sadece grip, nezle için değil, vücudun her türlü virüse, saldırıya karşı bağışıklık sisteminin istinat duvarı gibi bağlam durması şart.
Bu yüzden eczane kapılarından o kadar da uzak durmayalım.
Bir de ne olur artık şu her karşılaştığımız, uzak, yakın tanıdıklarla öpüşüp koklaşmaktan vazgeçelim.
Birisiyle ilk tanışma faslı dışında, karşılaştığında tokalaşmanın bile gereği yok aslında.
Ama bizim kültürümüzde diyelim bir dostunun, akrabanın evine gittin ve içeri girince sarılıp yanak yanağa vermeden yerine oturdun... Bu hemen ortamda soğuk rüzgarların esmesine neden olur. Çünkü bir nevi tavır almak, soğuk davranmak olarak algılanır.
Hele koca koca iş adamlarının, politikacıların şapur şupur el enseye durması, alın tokuşturması hem komik hem ilkel bir görüntü.
Birbirimize toslamadan selamlaşamayacak mıyız yani?
Sonra o mikroplar elden ele, yanaktan yanağa geçer tabii.

* * *

Bakan haklı beyler!
Bir restoranın çocuk oyun odasında ödev yapan öğrencileri gören Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İl Milli Eğitim Müdürlüğünü arayıp “ödev verilmesin” genelgesine uymayan okulların soruşturulması talimatını vermiş.
Türkiye'de bir ilk olarak başlık atılmış bu habere.
Çalışma arkadaşlarıyla birlikte akşam yemeği için bir restorana giden Bakan Avcı, restoranın girişinde çocuklar için ayrılmış oyun odasında çocuklarla sohbet etmek istiyor ama içeri girince atlı karıncanın bile üzerinde ödev yapan öğrencileri görüp sinirleniyor ve olaylar bu şekilde gelişir diye hikayemiz bitiyor.
yarı tatilde bir restoranın oyun odasında ders çalışan çocuklar resmi, doğrusu insanın gözünün önüne bile gelemeyecek kadar üfürükmüş gibi görünüyor ama demek ki olabiliyor.
Koskoca Bakan böyle bir mizansene ihtiyaç duyacak değil sonuçta.
Ve her ne olursa olsun yapılan iş, verilen tepki her şekilde alkışlanası...
Tatillerde artık ödev verilmeyecek efsanesi benim öğrencilik dönemimde bile vardı.
Ve hiçbir zaman uygulanmadı.
Ödev verme ısrarı, öğretmenlerin, kendi öğretmeyi beceremedikleri bilgileri, öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmelerini ummalarından başka bir şey değil. (Toparlaması ne zor bir cümle oldu bu!)
Sayın Bakanın bu tavrı umarım çocuklardan yana kararların uygulanması konusunda bir destek olur.
Tatillerde rahat bırakın kuzucukları...
Ödev yapmak yerine enerjilerini atmaya, hayal güçlerini geliştirmeye, sosyalleşmeye ihtiyaçları var.
Çocuk onlar çocuk... İçlerinde, sürekli çalıştırılmazsa bitecek aküleri yok...

ONCELSurvivor'un favorileri belli
Survivor 7 Şubat'ta başlıyor.
Türk televizyon izleyicisi bir kaç ay boyunca bu yarışmayla yatıp bu yarışmayla kalkacak.
Özellikle gençler, destekledikleri yarışmacı sanki babalarının kızı-oğluymuş gibi heyecanla SMS'leri atacaklar, fanlar sosyal medyada göğüs göğüse çarpışacaklar.
Aslında bu yarışma tam bir Türkiye aynası.
Nerede işe yaramaz, kültürsüz, sadece kas gücü ve fitnesiyle var olan insan var, bu izleyici gider onları destekler.
Survivor'un bu sezonunda SMS'lerde çekişecek iki isim şimdiden belli oldu bile.
Yarışma severlerin aşına olduğu iki isim.
Yetenekle, dirençle alakası olmayan, fitne fücüre ve dalkavukluğa, biat etmeye ve ettirmeye yatkın bu iki boş teneke daha şimdiden büyük destek alıyor.
Yapacak bir şey yok... Bu ülke böyle tipleri pek seviyor...