İkisi arasında ne fark vardır, böyle kullanınca daha mı vurucu oluyor, 'örneğin
mesela' demeye benzemiyor mu? Derdim imla ya da dilbilimsel bir tartışma açmak değil.
Derdim, ne demek isteniyor, dillendirenler aslında ne istiyor, böyle deyince ahvale ne oluyor soruları üstünde biraz kelam köpürtmek. Sizi bilemem ama her işittiğimde, artık bana afakanlar basıyor.
"Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu günlerde…" Bu tümce kalıbıyla
söze başlayanlara bir bakalım. Samimi olan, öncelikli çözümü halk olma bilincinde arayan, çaresizliğini gönülden bir çağrıya tahvil eden, biz sıradan insanları söylemiyorum. Bu muhtaçlığın yaratıcılarından, sorumlularından, zaman ve zemin yaratıcılarından söz ediyorum.
Ya da şöyle sorayım, biz bu birlik beraberliği kimin için istiyoruz?
Beceriksizlik, basiretsizlik, cehalet, vurdumduymazlık… Her şeyi bir yana bırakalım,
korkunç bir kötücülüğün özneleri için mi? Yol açtıkları, birinci dereceden sorumlu oldukları facialardan, önce onları kurtarmak için mi? Hesap vermeyi akıllarına bile getirmedikleri utançlar karşısında atılan birlik beraberlik nutukları, sakın önce onların soluk almalarına, kamuflaj yaratmalarına, ertesi gün kaldıkları yerden devam etmelerine, en önemlisi unutma ve unutturma çabalarına su taşımak olmasın? Çiğnene çiğnene martavala dönmüş bu tümce kalıbını, biraz da bu açıdan düşünmenin zamanı, sizce de gelmedi mi?
Evet, birlik beraberlik elbette! Ama biz bu söze bambaşka anlamlar yüklüyoruz.
Örneğin suçlularla, sorumlularla, işbirlikçileriyle değil; ezilenlerle, bu tiplerin kararttığı hayatlarla, tebelleş oldukları doğayla ve saldırdıkları tüm değerlerle birlik beraberlik sağlayabilmeyi anlıyoruz.
Biz birlik beraberlik deyince, suça ve suçluya yardım ve yataklık yapacak denli saf
dilliliği değil, hesap vermelerini ve hayatlardan çekip gitmelerini sağlamak için, irade ve güç birliğini tanımlamaya çalışıyoruz.
Hüzünlerimizin ve kederlerimizin samimiyetine sığınarak, iyi niyetli temennilerimizden beslenerek buharlaşmalarına, bizden fazla ağlaşmalarına ve ertesi gün yeniden hortlayıp, kaldıkları yerden devam etmelerine, birlik ve beraberlik diyerek daha ne kadar tahammül edilebilir?
Hayır, bizim birlik beraberlikten anladığımız, cümle kötülüklerin ve öznelerinin
sürekli teşhir edilmeleri, yalnızlaştırılmaları ve hesap vermeleri için, zaman ve zemin yaratma adına ahlakın, vicdanın ve yurtseverliğin buluşmasıdır. Memleket için, gelecek kuşakların gözlerine bakabilme cesareti için, itiraz ve davranmanın birinci koşulu olan demokratik refleksler için, birlik beraberlik zorunludur.
Birlik beraberlikle başlayan bir tümcenin gerisine bakmanın, iyi tahlil etmenin,
gerçek meramı araştırmanın sırası çoktan gelmiş ve geçmiştir. Akıldan, bilimden, sanattan ve en önemlisi etikten uzakta ve hatta bunları düşman göstererek kurulan her tümce, aslında birlik ve beraberliğin imhasıdır. Bu bağlamda kurulan tümcelere ve söyleyen yüzlere bakıp, gerçekte ne demek istediklerini anlamak için, fazla bir çabaya da gerek yoktur.

Sen kafana göre 'solo' gazel takılacaksın, sebep olduğun sorunlar bataklığa
dönüştüğünde ahaliden 'beraber' şarkılar isteyeceksin. Radyo yayınlarında 'beraber ve solo şarkılar' iyi bir program adıdır. Ama hayatın gerçeğinde bunun adı, demokrasiyi işine geldiği duruma göre kullanmaktır. Bunun birlik beraberlikle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Bize gelince… Ülkemizi birlikte nasıl düşünüp, gereğini beraber nasıl yaptığımız, tarih tarafından yeterince yazılmıştır.