"Bazılarımız Şiir'lere tutunuyor, bazılarımız şarkılara. Bazılarımız filmlere tutunuyor, bazılarımız kitaplara… Sanırım artık insan, tutunamıyor insana..."

Tutunamıyoruz Usta...

Öyle bir dönemdeyiz ki, hızla kirlendi renkler; istesek de dokunamıyoruz insanlara...

"…O'nu düşünerek yazdıklarımı; O, kimi düşünerek okuyor Olric... Aslında ben yalnız değilim Olric, sadece onlar çok kalabalıklar!... Benimle savaşma Olric! Çünkü kazanırsan kaybedersin... Yoruldum! Daha ne kadar dayanacağız Olric? Sabrımız ve gücümüz bitene kadar efendimiz...

Biliyor musun Olric? Ben yaptığımda, bütün yanlışlar doğruydu...

Seviyorum Olric! O da sizi seviyor mu efendimiz? Ben seviyorum yetmez mi Olric? Sevelim efendimiz, beklemeden sevelim o zaman..."

Biz de seni sevdik Olric... Biz de seni sevdik Oğuz Atay... Doyamadık, başka bir dünyaya götüren yazılarına... Olric kim mi? Oğuz Atay'ın; "Tutunamayanlar" adlı ilk romanında, Turgut Özben adlı karakterin, hayâli, var olmayan, gerektiğinde her yardımı yapan, Turgut'a "Efendimiz" diye hitap eden varlık... İyi ki Usta "var" etmiş dediğimiz bir varlık...

***

Gün, Oğuz Atay dostlar. Oğuz Atay, 87 yaşında… 12 Ekim 1934'de, Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde doğdu Oğuz Atay. “Tutunamayanlar"ın tutunamayanı, yazdıkları ve üretimleriyle çokça hayatımıza dokunanı...

Edebiyat çevrelerine göre; hem söyledikleriyle, hem söyleyiş biçimiyle, bir başkaldırıdır "Tutunamayanlar..."

"Tutunamayanlar"daki edebi yetkinlik; Türk romanını, çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve Türk romanında bir çığır açmıştır...

Sadece 43 yıllık yaşamına, hiçbirisi ikinci baskı yapmayan, ne yazık ki değeri öldükten sonra anlaşılan; 1972 yılında "Tutunamayanlar", 1973 yılında "Tehlikeli Oyunlar" ve yayımladığı 3 kitapla en verimli yılı olan 1975'te; "Bir Bilim Adamının Romanı", "Korkuyu Beklerken" ve "Oyunlarla Yaşayanlar" adlı 5 romanını sığdırmıştır...

***

Oğuz Atay; üniversite son sınıftayken tanıştırıldığı, kendisinden 5 yaş büyük Fikriye Fatma Gürbüz’le, 2 Haziran 1961’de evlenir. 6 yıl sonra da ayrılırlar... Evinden ayrılırken; yalnızca kitaplarını alır Oğuz Atay ve bir daha hiç görüşmezler... 19 Mayıs 1961'de, arkadaşı Afşin Baysal'a bir mektup yazar Atay:

"Evet, sana önemli bir haberim var. Evleniyorum! Bizim bazı davranışlarımız, galiba çok benziyor... Ben de senin gibi bu haberi, bir mektupla veriyorum... Senin yaptığın gibi; uzun bir 'yazışmama' devresi sonunda, bu sessizliği bozarak seni, -Bana da öyle olmuştu- şaşırtıyorum... Daha başka benzeyişler var. Evleneceğim kızı daha önce tanıyordum... Fakat uzun zamandır görüşmüyorduk...

Bir gün O’na -yalnız yolda değil- sinemada da rastladım. Konuştum. Sonra… Sonrası belli... Bu cümle çok söylenmiştir, ama yeniden yazılabilir:

Evlenme kararı verdik!

Belki şu satırları okurken; 'Sen de mi?',  'Yok canım!', 'Vah! Vah!' gibi benzeri sözleri aklından geçireceksin... Eksik olmasınlar buradaki arkadaşlar; bu sözlerin öyle varyasyonlarını buldular ki, senin yeni bir şey söyleyebileceğini sanmam... Onun için ciddi ve 'meselenin ehemmiyetine müdrik(!)' fikirler beklerim senden... Sonra biliyor musun, ben saadetten hoşlanıyorum. Onun için de evleniyorum. Saadetten derken, güzel ve yumuşak bir şeye dokunuyor gibi oluyorum...

Bir insanın idam edilişini düşünmekten ne kadar hoşlanmıyorsam; 'saadetin' kelimesini bile düşünmekten de o kadar hoşlanıyorum... Kendimi ölçtüm, biçtim; meziyetlerimi, kusurlarımı düşündüm... Sonra karar verdim: Benim bu halimle, birçok insandan daha fazla mesut olmaya hakkım var... Pek öyle kötü bir adam sayılmam, ne dersin?”

***

Beyninde çıkan bir tümör nedeniyle, hayatının en büyük projesi olarak gördüğü "Türkiye'nin Ruhu"nu yazamadan, "Ne ölmek nefessiz kalmaktır, ne de yaşamak nefes almaktır... Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine, yaşamını harcamaktır..." diyerek; 13 Aralık 1977'de, henüz 43 yaşında, İstanbul'da yaşama veda etti... Yaşasa daha neler anlatacak, neler yazacaktı kim bilir?

O şimdi; Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'nda, ebedi istirahatgâhında huzurla uyuyor...

Ve andıkça, hatırladıkça, oralardan bize bakıyor... İyi ki bu dünyadan, bu coğrafyadan gelip geçmişsin Oğuz Atay. Az zamanda çok şeyler söylemişsin; insana dokunan, yüreğini yakıp geçen...

Doğum günün kutlu olsun Usta...

Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...