“Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma.”


(Melih Cevdet ANDAY)

Güzel sözcüklerimizden biri, “Anı”.
Türkçe sözlükteki tanımı: “Yaşanılan olaylardan belleğin sakladığı iz.”
Hepimizin unutmadığı kişiler ve olaylar vardır... Benim çocukluğumdan, belleğimin mermerine kazınmış, melek yüzlü bir Anadolu kadını var: BEBEK TEYZE.
Hareket zorluğu çektiği için evinden pek çıkmazdı, mutfağındaki ocağın önünde, elindeki masa ile ateşi közleyip dururdu. Tahta parmaklıkla çevrili bahçesinin kapısında bir keçi çanı asılıydı. Çan çalınca Bebek Teyze kulaklarını ters megafon, bakışlarını deniz feneri yaparak mutfak kapısına bakardı. Elindeki maşayı bırakır, apak şamının bir köşesini ağzına alarak beklerdi.
Gelen kim olursa olsun, iki kolunu omuzları hizasında dik açı şeklinde kaldırarak dili döndüğünce hayır dualar ederdi. Ben çocuk Şadan da Gökova'da, Ula'da veya Muğla'da öğrenciyken sık sık ziyaret ederdim gerçek teyzem bildiğim bu yüce gönüllü ulu anayı.
Başlardı sitemle karışık özgüye.
-Bi dene evin bi dene oğlu okuyu di n'etçekmiş. Aha babasının az buçuk çifti çubuğu var. Geçsin onların başına.
Sonra tüm içtenliğiyle beni kucaklar, bildiği sevgi sözleri dökülürdü dişsiz ağzından:
-Sen benim kapımı değil cennetin kapısını açtın. Yol senin olsun, çöl benim olsun, acı benim olsun, bal senin olsun. Anacığım der ona dezesi...
Ben Şadan, sevildiğini bilmenin şımarıklığıyla takılırdım sevgili teyzeme:
-Bebek Teyze, sana gelen mektupları kendin mi okursun?
Kadın, gözlerini fal taşı gibi açarak:
-A benim güzel oğlum, bene kim name yazacak?
-Peki Bebek Teyze sen okur yazar değil misin?
-A benim kafası akıllı, eteği çakıllı oğlum, şehrin gülüşü olan Şadan. Ben kim, okuyup yazmak kim. Şuraya bir darağacı koysalar, önüme de kağıt, kalem koysalar, yaz deseler yazamam, asılırım.

Şımarık Şadan, şakanın dozunu biraz daha artırırdı:
-Bebek Teyze sen İngilizce biliyorsun değil mi?
-Hay Allah'ın sevgili kulu, ben Müslümanca bilmem, cavurcayı nerden bileyim.
-Peki öyleyse söyle bakalım “Ay dont nov” ne demek?
-Nerden bilem, bilmem.
-Hah işte bildin. İngilizce ay dont nov ben bilmem demek.
-Hay Allah öğle atıverdiydim, demek tutumuş.

Emri ilahi (Allah'ın emri) gerçekleştiğinde babam telefon etti:
-Bebek Teyzen öldü. Seni çok severdi. Cenaze yarın öğle namazının ardından kalkacak.
Ben yel yepelek yelken kürek mezarlığa yetiştim.

Ünal Hafız:
-Merhume sultan Çallı'yı nasıl bilirsiniz, diye sormaz mı?
Yanlış cenazeye geldim sandım. Meğer bizim Bebek Teyze'nin gerçek adı “Sultan” imiş.
Şimdi o, öbür dünyanın melekleri arasındaki yerini almıştır ve eminim ki her nazını çektiği
oğlu gibi sevdiği afacan Şadan'ı bağışlamış, açmış kollarını bizi bekliyordur.