Bir kaç tane "Aman ne var canım maksat kutlama yapmaya, birbirimizi arayıp sormaya bahane olsun işte, ne var kutlayalım gitsin" falan yazmışım.
Onları yazdığım zamanları da hatırlıyorum aslında.
Galiba hayatımın en neşeli, en tasasız günleriydi. Bundan 8-9 sene öncesi.
Sorsan, o zaman da şimdiki gibi kafamı bozan kim bilir neler vardı ama işte zaman geçtikçe insan geçmişte yaşadıklarının aslında incir çekirdeğini doldurmayacak tasalar olduğunu anlıyor.
Her yıl insanın omuzundaki yükler biraz daha artıyor. Yani sizi bilmem... Benim öyle oldu, oluyor.
Neşemin de, derdimin de hacmi aynı oranda genişledi. Eskisinden daha çok eğleniyor, küçük ayrıntıların benim mutlu etmesine daha çok izin veriyorum.
Ama bir yandan da eskisinden daha ciddi sıkıntılarla boğuşuyorum.
* * *

Çocukluğumun kasvetli, gergin, mutsuz bayramları gibi yani...
Üzerine tabii bir de ülke gündemi bizi perişan etmeye devam ediyor.
Az önce Van'dan bombalı araç haberi geldi.
Ölümlü trafik kazası haberleri daha Cuma akşamından başladı. Dokuz günün sonunda her bayram olduğu gibi yine ortalama 90-100 kişi bu yüzden canından olacak, bunu biliyoruz mesela.
Sokak aralarında, betonda, denizin kıyısında, çoluk çocuğun gözü önünde boğazlanan hayvancıkların haberleriyle kan banyosu yapıyoruz ve bu daha üç gün sürecek.
Üzerine bir de doğa ana kendini hatırlattı, Manisa 5.0 ile iyi sallandı.
Eh bunca şeyin üstüne neşeli neşeli size 'iyi bayramlarrr' yazısı yazsaydım beni tekmelerdiniz herhalde.
İyi bayramlar yerine hepimize bu ülkede akıl ve ruh sağlığı dileyip alakasız bir konuya geçiyorum...
Boşuna tadını kaçırma
Bu kasvetli bayramın güldüren haberi tabii ki Karadeniz'den geldi.
Trabzon'da bir kadın aldatıldığından şüpheleniyor ve kocasının aracının bağajına saklanıp tam 7 saat bekliyor. Ah be ablacığım, bu ne azim!

Kadınların bu konudaki beyhude dedektifliklerine akıl sır erdirmek mümkün değil.
Bir araçta 7 saat kapalı kalmayı göze alacak kadar şüphelendiysen, zaten ortada bir ihanet var ve sen de bunu biliyorsun demektir.
Değil baskın yapmak, bunu hissettiğin anda kapıyı çekip gidecek gücün yoksa eğer, o zaman bu gülünç hafiyelik işlerine de hiç girişmeyeceksin.
Yakalayıp yakalayıp affediyorsunuz. Sonra da o erkeklerin size zerre kadar saygı ve sevgisi kalmadığı için aldatma işine kaldıkları yerden aynen devam ediyorlar.
Bu yüzden yıllardır yazarım; yakaladığınız anda onu terk edecek gücünüz yoksa o zaman hiç boşuna toz kaldırmayın. Yatın kulağınızın üzerine. Bari adamla yüz göz olmayın.