Reşat Yörük’ün büyük emek ürünü olan “Aziz” adlı kitabının, kısa sürede ikinci baskıya ulaşması, doğru, gerekli ve zamanında bir iş yapıldığını kanıtlıyor. Varyant Yayınları'ndan çıkan 208 sayfalık kitap, İzmir Yerel Yönetim tarihinde en uzun görev yapmış (15 yıl) belediye başkanı olarak yerini alan Aziz Kocaoğlu’nu, daha doğru bir deyimle Reşat’ın ona dair araştırma, gözlem, yaşanmışlık ve tanıklığını anlatıyor. Doğrusu bu işi de, sevgili dostum ve bir dönem mesai yoldaşım olan Reşat’tan başkası yapamazdı. Değerli kardeşim Şirin Yörük’ün düzeltileri, katkıları ve tahammülü olmadan, kuşkusuz hiç yapamazdı. Çünkü yıllarca, hem de en dağdağalı zamanlarda Kocaoğlu’nun basın danışmanı olarak çalışması, böyle bir kitap için gerekli olan her türlü malzemeyi ona sağlamıştır. Biliyorum ki, bu malzeme 208 sayfa ile sınırlı değildir ve yalnızca belli öznelere bağlı kalmadan yazacağı ve uzun yılların deneyiminden edindiği gözlem ve izlenimlerden oluşacak ürünleri, Reşat’tan bekleme ve okuma hakkımız vardır.

Bu tür kitaplar önemlidir, değerlidir, zorunludur. Belgesiz, o nedenle de bilgisiz olmanın eksikliğini, çaresizliğini ve yarattığı kirliliği hayatın her alanında yaşıyoruz. Bu durumu çok iyi bilen ve ölümcül bir silaha dönüştürenler sayesinde, tarih ve gerçekler kolaylıkla çarpıtılıyor, uyduruluyor, palavralarla boğuluyor. Böylesine sorunlu bir ideolojiniz ve hastalıklı duruşunuz varsa, her şeyi sizden başlatabilir, yüzünüz kızarmadan yalan söyleyebilir, belge ve kanıtları göz göre göre yok sayabilir, ikbal ve iktidar yolunuzun zehirli mıcırlarına dönüştürebilirsiniz. Reşat’ın “Aziz”i, her şeyden önce, bu saçmalığa sağlam bir duruş niteliği taşımaktadır. Kitaba ve içeriğine itirazınız varsa, beklenen yıllarımızı çalan dedikodudan, rivayetten, sütre gerisinde bataklık karıştırmaktan medet ummanız değil, iki satır belge ve bilgiyle ortaya çıkmanızdır.

Aziz”de anlatılanlardan çoğuna, Büyükşehir’de yıllarca danışman olarak çalışmam nedeniyle yakından tanık oldum. Dahası “yerel yönetim” denilen serüvene girmem, Kocaoğlu’nun sayesindedir. Devlet Tiyatrosu yıllarında metin yazarlığı, kitlesel etkinliklerin senaryo yazarlığı ve yönetmenliği ile başlayan tanışıklık, Başkanın çağrısıyla resmiyete dönüşmüş, 5 belediyede 6 başkanla kısalı uzunlu yaşanan zaman dilimlerine uzanmıştır. Bu belirlemeyi, genellemelerime dayanak olması adına yapıyorum. Yerel yönetim tarihimiz, yalnızca kentlerin alt yapı-üst yapı adına yaşadıklarını değil, belki ondan da önemli konularımızın, sorunlarımızın ve aranıp bulunması gereken çözüm yollarının da özetidir. Devletin ve toplumun yerel yönetim kavram ve olgusuna bakışı, hukuk sistemimizin kalibresi, demokrasi ve yerel yönetim ilişkisine dair algılarımız, seçilmişlerin seçildikleri yere dair bilgi-görgü-deneyim-düşünsel ve eylemsel yetkinlikleri ve hazırlıkları, nihayet siyaset ya da politika alanındaki ahvalimiz açısından, yerel yönetimler sonsuz gözlem yeri, bilgi kaynağı ve şaşmaz bir turnusoldür. Reşat’ın ve benzeri çalışmaların değeri, önemi ve zorunluluğu buradan kaynaklanıyor. Salt yerel yönetim anlayışı ve uygulamalarıyla değil, topyekûn bir ülkenin geleceğini, ideolojisi doğrultusunda belirleme-yapılandırma gayretiyle not edilecek merkezi bir yönetim altında, kent için “çalışmaya çalışmak” ne demektir? Hele ki yakın döneme damgasını vuran dincilik hırsıyla hukuku, yasaları ve Türkiye Cumhuriyeti değerlerini mahvetmeye yemin etmişlerin gerici acımasızlığını sonuna dek yaşamak ne anlama gelir? Üstüne bir de politika arenasının tahammülü zor atmosferini soluyarak, liyakat ve çalışkanlığı herkese-her şeye rağmen koruyarak, bu işler nasıl yapılabilir? Bin ayrıntıyla anlatılacak ve yanıtlanacak sorulardan söz etmeye çalışıyorum.

“Aziz” benzeri çalışmalar, algılama-yorumlama-davranma yolumuzu kısaltan emek ürünleridir. “Yakından bakınca tragedya, uzaktan bakınca komedya” tanımı, bu tür çalışmalar için de geçerlidir. Kitapta anlatılanların şakaya gelir yeri yoktur ama umut ve iş yapma saadeti de bize biraz gülümseme hakkı da verir. Reşat’ın sonraki çalışmalarında bunu da gözetmesini dilerim.

Sevgili dostumun bana da bir ödev verdiğini düşünüyorum. “Ben Danışmanken…” adlı kitabım için, evet vites yükseltip daha çok çalışmalıyım. “Aziz”i okuyunuz, ülkemizle, kentimizle, çırılçıplak ahvalimizle, hepimiz içindeyiz.