Fıkrayı gram hatırlamıyorum.

Ama ana fikri stabil.

“Aşçı, uşak, bahçıvan, şoför” diye gidiyor.

Edeplisi; papaz kaçtı oyunu gibi.

Ana fikir şu; “Kim kime giydirirse”

….

Bankalar toptan; “Yalan”…

Devletin zoruyla “Kredi kartlarına erteleme yaparız” diyor faizi gömüyor.

Krediyi erteliyor (Başarırsan tabi), faizini yine yapıştırıyor.

Devlet bankası bile, evdir, arabadır, tapudur, teminat istiyor.

Başvuranlar, istedikleri krediye , sıradan güneşli bir günde, normal zaman kriterlerini yerine getirerek kavuşabiliyor.

Üstelik utanmadan reklamlar dönüyor…

Aynen şunu diyor; ”Arkanızdayız”...

Evet, hissediyoruz zaten…

Milyarlarca lira borçlandın vatandaş. Kim kaybetti? Sen…

Seç birini kimsin? “Aşçı, uşak, bahçıvan.”

….

İte kaka çocuğunu, orta seviyeli özel okula yollamışsın.

Bu özel okullar paralarını en baştan, yıl başında tahsil ederler…

Bankayla anlaştırırlar seni, kendi paralarını bankadan alıp kasaya koyarlar.

Yani, işletme olarak okulun bir yılı garantidir…

Pandemi olmuş, 14 Mart’ta ışık görmüş tavşan gibi durmuş her şey…

Çocuklar eve gelmiş, uzaktan eğitim adı altında başarısız bir sisteme yönlenmişler…

Şimdi bu özel okullar, senden yıllık öğretmen parasını aldı mı? Aldı.

Yıllık servis paranı aldı mı? Aldı.

Yıllık yemek paranı aldı mı? Aldı.

Kantinciye dükkan ihale edip parasını peşin aldı mı? Aldı…

Peki; bunlar devletten kısa çalışma ödeneği aldı mı?

Aboov onu da aldı…

İş yok diye idari personeli ve öğretmenleri izne yolladı mı? Yolladı.

Devlet bunlara kısa çalışma ödeneği verecek…Aldılar mı? Aldılar.

Sen hala faizli, eğitim kredisini ödüyor musun?

Kardeş, eğitim yok, servis yok, yemek yok, kantin yok…

Bu hizmetleri vermeyen okul yönetimleri, sıfır giderle üstüne devletten para aldı mı? Çoğu evet…

Hatta bazıları; mezuniyet balosu ayaklarıyla önden, para topladı mı?

Andaç parası topladı mı?

Nerde bu hizmetler? Yok…

”Gel şu paranı iade edeyim diyen var mı?” Yok…

Papaz kim de kaldı şimdi?

Seç birini; “Aşçı, uşak, bahçıvan…”

….

Allah zeval vermesin, berberler açıldı…

Aman havlunuzu evden götürün…

Bir tıraş 69 TL… 68 değil, 70 değil…

Kim bulduysa bu fiyatı…

Seç birini; “Aşçı, uşak, bahçıvan?”

Sıfır araba fiyatlarında yüzde 25 artış, ikinci elde yüzde 30 zam, sigaraya yüzde 17 vergi bindirimi…

Kime girdi şimdi?

Seç birini: “Aşçı, uşak, bahçıvan…”

“Eyvah. Evde kaldık. Elektrik, su, doğalgaz ödemeleri?” dedin ya.

“Faturayı okuyamıyoruz. Sonra dengeleriz” ayaklarıyla bindirilmiş fiyatlı faturalar…

Kimi ödüyor, kimi ödeyemiyor…

Kim fedakarlık etti ; elektrik dağıtıcısı mı? Doğalgaz? Su dağıtıcısı?

Hiç biri…

Seç birini, kim kime?

“Aşçı, uşak, bahçıvan…”

Normalde işten çıkarılırsan, İŞKUR 10 ay işsizlik maaşı ödüyordu.

Şimdi sana 3 ay işsizlik desteği veriyor. (Alabilene tabi)

Zannediyorsun ki “Arkamda devlet var”…

Ey mümin, işsizlik maaşının 3 aylık bölümünü kullanıyorsun…

Allah korusun işsizlik durumun olursa, 10 ay değil 7 ay para alabileceksin…

Yine sana kesildi fatura, farkında mısın?

Bir liste çıkardım, en az 20 kalem daha var elimde…

E, seç o zaman birini...

Nasıldı o fıkra?

“Aşçı, uşağa, uşak, bahçıvana, bahçıvan, şoföre…”

Kim kime giydirirse…

***

Ölüm talimatı

Bu koşullarda futbol oynatmak insanlık suçudur.

Korona virüsün bitmediğini, bitmeyeceğini, aşı bulunmadan geçmeyeceğini, bütün bilim adamları haykırıyor.

“Bitti” numaraları, ekonominin çökmesi, çökecek durumda olmasından.

Bunu herkes biliyor…

Bu şartlarda “Futbol oynayın” demek, futbol camiasına “Ölün” demektir.

Nasıl birbirlerine temas etmeyecekler?

Yeni kurallar mı getirecekler?

Misal, ikili mücadele olmayacak mı?

Golden sonra sevinemeyecekler mi?

Yahu bırak, baraj nasıl kuracaklar?

Kafaya çıkmayacaklar mı?

Omuz omuza mücadele olmayacak mı?

Top her oyun dışına çıkışta, dezenfekte mi edilecek?

Topları kim toplayacak?

O top toplayan bebeleri sahaya mı süreceksiniz?

Stat boş olsa da, kameramanlar, basın mensupları, stat görevlileri, polisler, federasyon temsilcileri, MHK gözlemcileri…

Bu toplu ölüm talimatı…

Erzurumspor “Bende koronalı futbolcu ve ekip var” diyor…

Rakibin Erzurum…

Hadi oyna bakayım…

***

Kombineleri bağışlayın

Bu tamamen gazeteci Barış Yengiloğlu arkadaşımın önerisi.

Barış diyor ki; Göztepeli taraftarlar yönetime kızdığı zaman, “Müşteri değiliz taraftarız” diye bağırıyorlardı.

Bu durumda maçlar oynanmıyor.

Herkesin parasını ödediği kombine elinde kaldı.

En güzel formül, kombine paralarının kulübe bağış olarak bırakılması.

Kulübün geliri, sponsorlar, reklam, tribün ve digitürk…

Şu anda bunlar yok…

Bence taraftar kulübe bağlılığını göstermeli ve kombine alacaklarını,

Bu sezon için kulüplerine bağışlamalıdırlar.

Böylelikle müşteri değil taraftar olduklarını da ortaya koyarlar”

Önce bir duraksadım…

Sonra katıldım...

Tüm takımların kombineli taraftarı, haklarını bağışlamalı.

Destekliyorum…

***

Kafadan kopuk

RTÜK’ün başındaki kişi, haber sunucularının yorum yapmasını yasaklayabileceklerini söyledi.

Ama bunun için, yukarıdan emir gelmesi gerektiğini de ima etti.

Değerli okurlar…

Yılmaz Özdil’in Bodrum’daki evine kaçak ihbarı, Fatih Portokal’ın karısının Seferihisar’daki evine inceleme, muhalif olan herkesi bezdirme, susturma çabası…

Bunlar, demokrasinin bittiğini anlatan göstergeler.

Böyle şey olmaz.

Şu kısacık ömrü kıskaç altında yaşamak veya yaşatmak, insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır…
Atatürk’e sövmek serbest, 50 kişi öldürme tehdidi fikir özgürlüğü…

RTÜK mahkeme değildir.

RTÜK savcı değildir, hakim değildir. Olamaz…

Zaten ceza diye insanlara belgesel izlettirmek başlı başına cahilliktir.

Belgeselin ceza olduğu bir ülkede, kültürden sanattan söz edilir mi?

Kafa buradan kopuk zaten…

Onurlu insanların yaşadığı bir ülkede,

Bu açıklanamaz durum , RTÜK başkanının kovulması için yeterli olmalıdır.

GEREKSİZ BİLGİ

Hipopotamlar (Su aygırı), güneş yağlarını kendileri üretirler. İnsandan daha hızlı koşabilmektedirler. Bir kavga öncesi, rakiplerini yenip yenemeyeceklerine, rakibinin dışkısının büyüklüğüne bakarak karar verirler…

GEREKLİ BİLGİ

AB’deki her inek için verilen günlük 2,5 dolarlık sübvansiyon, Afrika’nın yüzde 75’inin günlük geçiminden fazladır…

DELİ ZİYA ; “Erkek dövsün diye değil, korusun diye güçlü yaratılmıştır”