Ağacım, dört kol çengi kıyamet Her dalımda bir memleket Uzar kollarım uzar Taşımda toprağımda bereket (Cahit Irgat'ın Ağaç şiirinden)
Akbelen Ormanı’nda çamlar, zeytin ağaçları pazartesi günü sabaha karşı jandarma ve polisin korumasında, kesim ekiplerince tek tek katledilmeye başladı.
Koskoca bir orman yok ediliyor.
Kadınıyla, erkeğiyle direnen köylüler, yaşam savunucuları coplandı, biber gazı yediler, ters kelepçeyle gözaltılar yapıldı.
Dayak yiyenler arasında milletvekillleri bile vardı.
Yeni teröristlerimiz oldu artık(!)
"Akbelen Köylüleri"...
Kıyım; bilgenin deyişiyle "halka değil büyük insanlığa da düşman"dı...
Ülkemiz ormanları, aslında tüm insanlığın geleceğine ait değil miydi?
xxxx
Elif Kaynak ne güzel yazmış;
"Bir sabah ansızın kesilen bir ormanın sesiyle uyanıyoruz.
Her bir ağacın gelecekteki bir güne karşılık geldiği bir dönemde tek bir dalı dahi yitirme lüksümüz yok.
Kirli enerji üretmek adında asırlık ormanları yok etmenin ise imzalanmış bir ölüm fermanından farkı yok.
Bu yüzden Akbelen’de süren direniş bir ormanı korumaktan fazlası; yarını, geleceği, bugünü, insanca yaşamı korumak; dünün, asırlık ağacın, bir ekosistemin ve canlıların hakkını savunmaktır(...)
Bugünümüzden, yarınımızdan, geleceğimizden ve Akbelen’den ellerinizi çekin.
Ne tuhaf ki bu topraklar tek bir asrın içinde çınar dalını kesmemek için yürüyen bir köşkü de gördü, asırlık ormanların yok edilişinin de..."
İçimiz yanıyor, yüreğimiz kavruluyor.
xxxx
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’tan Yeniköy Kemerköy Enerji adlı şirketin sahipleri olan Sayın Nihat Özdemir ve İbrahim Çeçen’e yazdığı açık mektuba da yer verelim;
Sayın Özdemir, Sayın Çeçen..
Doğduğunuz, büyüdüğünüz, servet sahibi olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin ormanlarını ve su kaynaklarını yok ederek para kazanmak, vatan sevgisi ile bağdaşır mı?
Enerji üretimi için tüm dünya doğa dostu yöntemlere yönelirken siz, neden ülkenizin doğal zenginliklerini yok ederek enerji üretmeyi ısrarla tercih etmektesiniz ?
Termik Santralinizin Kömür ihtiyacı için ormanlarımızı, soğutma suyu ihtiyacı için içme suyumuzu yok ederek ve bu katliama karşı çıkan günahsız insanlara her türlü zulümü yaparak elde ettiğiniz kazanç haram değildir de nedir ?
Sayın Özdemir, Sayın Çeçen..
Yeryüzündeki mahkemeler sizin arzu ettiğiniz kararları verebilir ve vermektedir fakat, gökyüzündeki mahkemenin kararlarına, bildiğiniz gibi müdahale edilememektedir.
Dolayısıyla lütfen, daha fazla ağacın canını almayın, daha fazla canlıyı yuvasız bırakmayın ve daha fazla masum insanın ahını almayın.
İnsanlık adına, sizden talebim budur.
xxxx
Yanınızdayız Akbelen yanınızda.
Çevreyi, doğayı savunacağız umarsızca.
Akbelen mücadelesini dişe dişi sürdüren yöre insanı ve yaşam savunucusu gönüllüler!
Yanınızdayız. Orman katliamına karşı çıkıyoruz.
Bu ağaçlar hepimizin, kömür için heba etmeyin.
xxxx
Yazıyı bitirirken Çok Değerli Dostum İletişim Uzmanı Gazeteci Yazar Şair Haluk Şahin Hocam’ım mesajı geldi telefonuma. Elbette Akbelen’le ilgili.
Şöyle yazmış Prof. Dr. Şahin;
“İnsanlık tarihinin, yaşanmış en sıcak ayında, suçun insanlarda olduğu ilan edilmişken, dünyanın en güzel ormanını ve yiğit ağaçlarını, çok zenginlerin üç kuruşluk çıkarı için devirmek…
Ne kadar ağlasak azdır!
Daha sorulabilir; kaçımız ağlıyor!”
Ben de Tuncay Akdoğan’a ait şarkı sözünde geçen “Ağla, Sevgili Yurdum Ağla!”yı yazıma başlık yaptım;
“"Güneşin altında donan bir çiçek gibi
Kar altında alev ateş yanan bir kuş gibi
Denizler ortasında çöle düşmüş bir ülkesin
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Doğumsuz bir toprak, ışıksız yaprak gibi
Sazımdan dökülen acı türküler gibi
Aşkım, sevgim ve hüzünlü yoldaşlarım gibi
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Bilirim, her karanlık aydınlığa çıkmaz
Toprağında gözlerimin ırmağı kurumaz
Seni kör sevdalarla ateşlere yakan olmaz
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Nasırlı taş yüreklerin kör sevdasına
Özgürlük adına yaptığın sunaklara
Sevgilere öfkeyle sarılan çocuklarına
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Gün gelir dört yanın nefrete boğulursa
Güllerin, göllerin, dağların ayrılırsa
Aşkımız, sevgimiz seni yalnız bırakırsa
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Ağla, sevgili yurdum, ağla"
