Hazırlayan/ Dilan Karaca

İnsanlık tarihinde yaşanmış bütün sanayi devrimleri, teknolojik gelişmeler ve bilimsel buluşlar yaşandıkları dönemde insanlığı ne aşamaya getireceğinin sinyallerini veren süreçler içerdi.

Fakat günümüzde yaşanan bilişim devrimi ile ilgili dünyanın bu süreçte nereye gideceği veya 'yapay zeka' gibi bilişim teknolojisinin başrolünde yer alan bir öğenin ne gibi sonuçlar doğuracağına dair mutlak görüşler mevcut değil.

Peki nedir bu yapay zeka? Dünya’da bu konuda neler yaşanmakta? Türkiye nasıl bir aşamada?
Bu soruların izinde yapay zekanın ne olduğunu, dünya ve ülkemizdeki yansımalarını incelemek adına konuyu uzmanlara danıştık.

TechInside yazı işleri müdürü Kerem Fındık ve Türkiye gazetesi teknoloji editörü Ömer Temur’un görüşleri doğrultusunda yapay zekayı inceledik. Ayrıca İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde görevli Doç.Dr.Yalın Baştanlar’ın yapay zeka üzerine çalışmalarını sizlere aktardık.

Yapay zeka nedir?

Yapay zeka, herhangi bir canlı organizmadan faydalanılmaksızın, tamamen yapay araçlar ile oluşturulan, insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyebilen makinelerin geliştirilmesi teknolojisinin genel adıdır.

Yapay Zeka kavramı oldukça eski bir tarihe dayanıyor. Mathison Turing tarafından sorulan “Makineler düşünebilir mi?” sorusu ile birlikte ilk adımları atılan bu kavram, günümüzdeki akıllı telefonlara kadar geliyor. Geçmiş dönemin teknolojisi ile yavaş bir şekilde gelişen yapay zeka kavramı; günümüzde Google ve Facebook gibi dev şirketlerin de devreye girmesiyle artık hepimizin hayatını derinden etkileyecek büyük adımlar atıyor.

Öncü ülke ABD

Yapay zekanın geldiği aşamayı yorumlayan Türkiye Gazetesi teknoloji editörü Ömer Temur bu konuda öncülüğün ABD ve Silikon Vadisi tarafından yapıldığını anlatıyor. Dinleyelim:
“Yapay zeka konusunda hiç kuşkusuz ABD öncülük yapıyor. Silikon Vadisi bu anlamda geleceğin teknolojisine ışık tutuyor. ABD’yi Çin ve Avrupa ülkeleri takip ediyor.

Yapay zeka hemen hemen her alanda kullanılacak. Zaten örneklerini görüyoruz. Yapay zeka asistanları telefon başta olmak üzere evlerimize kadar girdi. Yakın bir gelecekte muhtemelen yapay zekalı doktor, yapay zekalı hakim hatta yapay zekalı gazeteci bile göreceğiz. Verinin olduğu her yerde yapay zeka olacak. Kimi robot formunda karşımıza çıkacak, kimisi çağrı merkezinde bir kadın sesi, kimi de muhasebe işçisi olarak bilgisayarlarımızda olacak.

Türkiye’de yapay zeka alanında çalışmalar yapılıyor. Finans, perakende, çağrı merkezleri bu alanda en fazla çalışma yapan sektörler. Genç startuplar da (Startup, hem büyüme hem de gelişme özelliklerini taşıyan, farklı projelere ve yeni girişimlere verilen isimdir. İlk defa İngilizce'de kullanılan Startup kelimesinin Türkçe içerisinde herhangi bir tam karşılığı bulunmuyor. Yine de Startup kelimesi denildiğinde birçok kişinin ilk aklına gelen tanım “yeni girişim” tanımı oluyor.) yapay zeka alanında güzel işlere imza atıyor. Üniversitelerde yapay zeka bölümleri açılması farkındalığın arttığını gösteriyor. Ancak yetişmiş eleman eksikliği var. Yapay zeka ve veri işleme mühendisi bulmak çok zor. Olanı da maalesef yurt dışına kaptırıyoruz.”

ABD-Çin rekabeti

TechInside Yazı İşleri Müdürü Kerem Fındık, konuyla ilgili dünyadaki ve ülkemizdeki durumu şöyle yorumluyor:

“Dünyada yapay zekâ tarafında neler olup bittiğine baktığımızda Çin ve ABD arasında bir çekişmeden bahsetmek mümkün. Bunun için bu alanda yapılan bilimsel yayınlara bakmakta yarar var. Merkezi Seattle’da bulunan Allen Institute for Artificial Intelligence’ın analizi, Çin’in yapay zekâ araştımalarındaki bilimsel yayınlarda 2018’de yüzde 26,5 paya sahip olduğunu gösterirken, ABD’nin payı yüzde 29 seviyesinde. Aradaki bu yıl kapanacağı düşünülüyor. Öte yandan, en çok atıf yapılan yayınlarda da Çin’in bu yıl ABD’yi geride bırakacağı tahmin ediliyor. Çin’in yapay zekâda 2030’da dünyada hâkim olmak istediğini biliyoruz. Bunun için agresif hedefler açıklayan ülkenin yapay zekâ donanımı ve açık kaynak yazılım ABD’nin gerisinde olduğunu not etmemiz gerekiyor. AB tarafında ise 2018-2020 arasında resmî rakamlar 1,5 milyar Euro tutarında yapay zekâ araştırmalarına bir fon ayrılacağını ortaya koyuyor. AB bununla birlikte yapay zekânın özellikle etik yönünü düzenleyecek yasal çalışmalar da yapıyor. Birlik ayrıca Aralık 2018’de yapay zekâda “Made in Europe” anlamına gelecek bir inisiyatife de imza attı.”

Türkiye'de kafa karışık

“Ülkemizde yapay zekâ çalışmalarına göz attığımızda kafa karışıklığından bahsedebiliriz. Zira, yapay zekâyı çoğunlukla makine öğrenmesiyle karıştırıyoruz. Önce bunu düzeltmemiz gerekiyor. Bu alanda akademi tarafında çalışmalar yapıldığını duyuyoruz ama kamuoyuyla paylaşılmadığını görüyoruz. Konunun diğer bir yönü ise start-up dünyası. Bunun için Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi’nin (TR.AI) Mayıs 2019 verilerine baktığımızda 80’e yakın start-up olduğunu görüyoruz. Bu girişimlerin 20’den fazlası ise görüntü işleme tarafında faaliyetlerini sürdürüyor.”

İş dünyası

Ülkemizdeki güncel durumu öğrenmek adına Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi kurucusu ve GelecekHane CEO'su Halil Aksu’nun, üçüncü yıllık olağan çalıştayında konu hakkında ülkemizde yaşananlara dair kullandığı çarpıcı ifadelere göz atıyoruz: “Türkiye'de son 2-3 yılda yapay zeka alanında çok ciddi mesafe kat edildi. Şirketleri ve sektörleri dönüştürecek önemli bir yapay zekâ devrimi yaşıyoruz birlikte. Bu devrime şekil verenler, süreçte ileride olanlar ve geri kalanlar var, belki de yolda kalacaklar da var. Ama bu devrimin önümüzdeki yıllarda bizi daha çok meşgul edeceği kesin.”
Aksu’ya göre ülkemizde iş dünyasını ilgilendiren 3 önemli durum şu şekilde:

1-) Büyük kurumlar kendileri geliştiriyor, küçükler hizmet alıyor
2-) Bankalar, perakendeciler, telekom operatörleri gibi yetenek bakımından zengin kurumlar, kendi bünyelerinde analitik ekipler geliştiriyor ve aynı anda pek çok yapay zekâ projesi üzerinde çalışıyorlar.

3-) Ancak daha küçük veya imkanları bu kadar gelişmiş olmayan kurumlar, girişimlerden veya teknoloji şirketlerinden hizmet alıyorlar. Burada akıllara gelen soru şu: Acaba bu şekilde rekabet edebilecekler mi, yoksa büyüklerin galibiyeti ve küçüklerin hüsranı kaçınılmaz mı?
Yapay zeka alanında proje yapmak tahmin edildiği kadar kolay değil. Öncelikle doğru problemi tespit etmek, sonra o problemin verilerini derlemek gerekiyor. Bir çocuğun öğrenmesi gibi, yapay zeka sistemleri de öğrenerek gelişiyor. Gelişen yapay zeka uygulamaları ile şirketler ellerindeki angarya ve rutin işleri halledecek çözümlere kavuşabilecek, çalışanlar da daha verimli iş sonuçları elde edecekleri konulara odaklanabilecekler.

Beyaz yakalılar işsiz kalıyor

Bankalarda, sigorta şirketlerinde, telekom operatörlerinde rutin evrak işleri robotlara emanet edilmeye başlandı. İnsandan çok daha güvenilir, çok daha hızlı ve hatasız çalışan robotlar, aynı zamanda çok daha ekonomik. Bu nedenle pek çok beyaz yakalı işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Aralarında bunu yeterince erken fark eden ve kendini geliştirenlerin robot tasarımına yöneldiğini görüyoruz.
2019 Mart ayında yapılan LC Waikiki Datathon etkinliğinde 100'den fazla genç yetenek, perakendecilerin en önemli problemlerine muazzam çözümler ürettiler. Datathon ile elde edilen kazanımlar sayesinde şirket, verilerini açmanın sağladığı faydayı yakından görmüş oldu. Benzer yaklaşımlar geliştirilebilir ise bankalar, sigortalar, telekom operatörleri, üretim şirketleri, enerji sağlayıcılar, belediyeler, kamu kurumları bu trendden yararlanabilir, yetenekler için önemli fırsatlar yaratılmış olur ve ciddi ekonomik katma değer oluşturacak yepyeni çözümler üretebilir.

Beyin göçü yaşanıyor

Yapay zeka dünya çapında çok önemli bir fenomen. ABD, Avrupa, Çin, Japonya ve daha pek çok güçlü ekonomi bu alanda muazzam çalışmalar yürütüyor. Teknoloji devlerinden yeni kurulan girişimlere kadar, her türlü sektöre yönelik yapay zeka projeleri var. Türk mühendisleri de bu küresel rekabetin içinde yer alıyor ve bu ülkelerde çok rahat iş bulabiliyor. Türkiye'deki şirketler maalesef ellerindeki değerli yetenekleri küresel rekabete kaptırıyor

İYTE'de yapay zeka çalışmaları

İYTE (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü) Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde yapay zeka çalışmaları ağırlıklı olarak bilgisayarlı görü ve doğal dil işleme konuları üzerine. Bu iki alan aynı zamanda dünyada yapay zekanın en çok etki gösterdiği alanlar. Bilgisayarlı görü, kabaca fotoğraf ve video verisinden otomatik bilgi çıkarmayı amaçlar. Bir fotoğrafın benzerinin bulunması, sürücü desteği için şerit takip sistemi ve yaya uyarı sistemi, güvenlik amaçlı yüz tanıma ve şüpheli hareket tespiti gibi pek çok uygulama alanı vardır. Doğal dil işleme ise yazılı ve sözlü bilginin analizi ve anlamlandırılması üzerinedir. Metin çevirisi gibi klasik uygulamaların yanında insanların sosyal medya paylaşımından duygu durumunun veya başka eğilimlerin çıkarılması gibi son dönemde daha revaçta olan çalışmalar da vardır. Bilgisayarın bir problemi çözmek için eldeki örnek veri kullanması, diğer adıyla yapay öğrenme, pek çok matematiksel yaklaşım ile yapılabilmektedir. Bunlardan biri yapay sinir ağlarıdır. Aslında temelleri eskiye dayanan bu yaklaşım son yıllarda çok katmanlı yapay sinir ağlarının pek çok görevde iyi başarı elde etmesiyle en etkili yöntemlerden biri haline gelmiş ve ‘derin öğrenme’ adıyla anılmaya başlamıştır.

İYTE’de bilgisayarla görü üzerine çalışan Doç. Dr. Yalın Baştanlar’ın yürüttüğü projelerden biri ham fotokapan fotoğraf verisinde faydasız fotoğrafların elenmesi ve belirli hayvan türlerinin tespit edilmesidir. Doğada hayvanlarla ilgili gözlem yapabilmek için kullanılan yöntemlerden biri hayvanların olası geçiş güzergâhlarına fotokapan yerleştirmektir. Hareketi algıladığında fotoğraf çeken bu cihazlar pil ömürleri boyunca veya toplanana kadar doğada kalırlar. Düzgün çalışan bir fotokapandan ayda bine yakın fotoğraf alınabilmektedir. Bir proje için çok sayıda fotokapan yerleştirildiği de hesaba katılırsa, arazi çalışması sonrası binlerce fotoğrafın elden geçirilmesi ve içinde hayvan olup olmadığının ve hangi hayvan olduğunun belirlenmesi gereklidir ki bu da önemli bir işgücü gerektirmektedir. Projenin amacı, fotokapan fotoğraflarında belirli bir hayvan türünün bulunma potansiyelini büyük oranda tespit eden bir yazılım hazırlamak ve doğa araştırmacılarına gözle kontrol etmeleri gereken çok daha az sayıda fotoğraf bırakmaktır. Bazı fotoğraflar, kötü ışık koşulları ve ayarlar nedeniyle tamamen siyah, tamamen beyaz veya aşırı bulanık olabilmektedir. Bu tarz fotoğraflar imge işleme teknikleri ile elendikten sonra kalanlar arasında belirli bir hayvan türünü tespit etmek istenmektedir. Bunun için yöntem olarak son yıllarda yapay zeka ve makine öğrenmesi alanlarında yıldızı parlamış olan Evrişimli Yapay Sinir Ağları (derin öğrenme) kullanılmaktadır. Belirli bir hayvan türüne ait yeterli sayıda eğitim verisi verildiğinde EYSA imgede o hayvanın bulunup bulunmadığını belirler. Projede Çevre ve Orman Bakanlığı verileri ile çalışılmaktadır.