Haber/ İdris YILMAZ

Van’ın Erciş ilçesi Çelebibağı Mahallesi'nde ikamet eden Adalet Çalışkan, çocuk yaşında erkek adaletsizliğinin en katısıyla tanışmış. Henüz 16 yaşındayken kendisinden 44 yaş büyük ve evli bir erkekle iradesi dışında evlendirilen Çalışkan’ın trajedisi hala devam ediyor. Evlendiği erkek öldükten sonra maddi dayanağı olmadığı için aylardır elektrik faturası ödeyemiyor. Bu nedenle elektriği kesilen Çalışkan, engelli kızıyla birlikte günlerdir karanlık içinde yaşam mücadelesi veriyor.

Yaklaşık 29 yıl önce 60 yaşındaki Mehmet Ayhancan ile evlendirilen Adalet Çalışkan, evlilik sürecinin kabus dolu geçtiğini belirtti. Eşinin resmi nikahı yapmadığını dile getiren Çalışkan, eşi öldükten sonra biri engelli olmak üzere 7 çocukla ortada kaldığını ifade ediyor.

TEK GELİRİ 600 TL

Ocak 2021 tarihinde eşi öldükten sonra gelir kaynağının tükendiğini, resmi nikahı olmadığı için eşinin maaşından faydalanamadığını belirten Çalışkan, tek gelir kaynağının kızının 600 TL’lik engelli maaşı olduğunu söyledi. Çalışkan, şöyle devam etti: “Bugün sığınacağım ve destek alacağım hiçbir kimsem yok. Ailem bana sahip çıkmıyor, resmi evliliğim olmadığı için eşimin mal varlığı ve maaşından faydalanamıyorum. Defalarca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na başvurdum. Fakat resmi olarak ‘bekar’ göründüğüm için onlar da destek olamıyor. Yani dulluk maaşı ve benzeri destekleri alamıyorum. Eskiden iyi kötü gündelik işler yaparak çocuklarıma bakabiliyordum. Fakat salgın olduğu için kimse bana iş vermiyor.”

‘4 AYDIR KARANLIKTAYIM’

Elektrik faturasını ödeyemedikleri için yaklaşık 4 aydır karanlıkta olduklarını dile getiren Çalışkan, “Benim kızım engelli, karanlıktan çok korkuyor. Elektriğimiz ilk kesildiğinde, mecburen, kapattıkları sigortayı açmak zorunda kaldım. Bu nedenle ikinci gelişlerinde bize yüklü miktarda ceza kestiler. Şimdi ne o cezayı ne de elektrik faturasını ödeyecek durumum var. Kızım karanlıktan korkuyor, o korkmasın diye yatağını pencerenin hemen dibine yaptım. Sabaha kadar onun yanında kalmak zorundayım. Karanlık çok kötü bir şey, Allah kimseyi karanlıkta bırakmasın. Ben ve çocuklarım karanlığın ne derecede kötü olduğunu iyi biliyoruz” dedi.

‘ÇOK ÇARESİZİM’

Dolabında yiyecek bir şey olmayan Çalışkan, günlerdir kuru ekmek bile bulamadıklarını söyledi. Zaman zaman komşuların kendilerine yardım ettiğini ifade eden Çalışkan, tek kaygısının engelli kızının tedavisi olduğunu ifade ediyor. Çalışkan, şunları anlatıyor: “Çoğu zaman yaşamaktan usanıyorum. Çocuklarım benden ekmek istiyor, elbise istiyor, okula gitmek istiyor. Bunların hiçbirini yapamıyorum. Fakat bir şekilde bir umut vardır diye çocuklarıma sarılıyorum. Kızımın ilaçları bitti, kontrole gitmemiz gerekiyor fakat aylardır gidemiyoruz. Çünkü kızım yürüyemiyor, taksi tutacak gücüm de yok. Bir defa sırtıma aldım anayola kadar yürüdüm. Bende de damar tıkanıklığı var, tıkandım kaldım. Çocukla birlikte yere serildik. Sonra gözlerimi hastanede açmışım. Allah razı olsun iyi insanlar beni görmüş kızımla birlikte hastaneye getirmişler. O zaman doktorun yazdığı ilaçları da kendi kullandığım ilaçları da alamadım. Öyle bir zaman gelmiş ki, kimseden yardım isteyemiyorsun. Ya ‘dilencidir’ derler ya da kötü şeyler yakıştırıyorlar. Çaresizim, çok çaresizim”

'Babam sattı beni!'

Dünyasının henüz 16 yaşındayken karardığını söyleyen Çalışkan, “Ben küçük bir çocuktum, henüz arkadaşlarımla oyun oynarken çağırdılar beni. Hiçbir şey den haberim yoktu, babam yaşlı bir adamın elini öpmemi söyledi. Annem hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, aslında anlamak da istemiyordum. Sonra zaten her şey belli oldu. Babam beni başlık parası karşılığında kendisinden yaşlı bir adama sattı. Ve o gün bu gündür, dünyam hiç aydınlanmadı! Siz karanlığın ne demek olduğunu benden iyi bilemezsiniz. Aslında ben alışığım karanlığa. Fakat çocuklarımın alışık olmaması beni zorluyor. Hem de çok zorluyor” dedi.