Sevgili okuyucular, bu ülkede o kadar garip işler oluyor ki insanın şaşırmaması imkansız. Halk şaşkın ve iktidara tepkili.
Halka bu tuzağı kim kurdu?
Bir hükümet kendi halkının elindeki üç beş kuruşa dolaylı yoldan el koyar mı, göz diker mi?
Koyarmış... Dikermiş...

ASLINDA NE OLDU?

Olan şu: 20 Aralık gecesi bu ülkede acımasız bir servet transferine, görülmemiş bir finansal kumpasa şahit olduk.
İktidarın, "Artık ihracat odaklı büyüme modeline geçtik, faizler düşük, döviz kurları yüksek olacak" sözüne inanan vatandaşlar, Eylül ayının içinde elindeki avucundaki birikimlerini hızla dövize çevirmeye başladı.
Çünkü mevduat faizlerinin indirilmesi, TL'nin değer kaybetmesini, dövizin yükselmesini sağlıyordu. Vatandaş elindeki ufak birikimleri enflasyon karşısında erimesin diye dövize veya altına yatırdı.
O günlerde emekli vatandaş Songül hanım, elindeki 11 bin lirasını bankaya giderek gram altına çevirdi. Bu ufak birikimiyle 13 gram altın aldı. Döviz ve altın fiyatları hızla yükseliyor, TL hızla değer kaybediyordu. Songül hanımın bu ufak birikimi bir anda 3 bin TL artmıştı. Kısacası Songül hanımın 11 bin lirası 14 bin lira olmuştu.
20 Aralık gecesi ise Türkiye tarihinde görmediğimiz olaylar yaşandı. Tarihi zirveye ulaşan döviz ve altın fiyatları bir anda yere çakılmaya başladı. 18 liraya yükselen dolar o gece bir elin marifetiyle 12 liraya indi. Songül hanımın 11 bin lirası ise o gece 8 bin liraya düştü. Songül hanım gibi onbinlerce vatandaş ne acıdır ki adeta soyulmuştu.
Ama diğer taraftan birileri sanki önceden haber almışcasına elindeki doları 18 liradan bozdurmuştu bile. Ve o yüklü miktardaki dövizi 18 liradan bozduranlar sabah 12 liralardan yeniden ve fazlasıyla yerine koymuştu. Daha önce de örneklerini yaşadığımız şekilde birileri yine bir gecede parasına para katmıştı.
Ama olan yine gariban vatandaşa olmuştu.
Merak edilen ve hâlâ cevap bekleyen soru şu: Ne oldu da dolar bir anda 18'den 12'ye indi? Bu operasyonu kim ya da kimler biliyordu? Kimler bir gecede servetlerini ikiye katladılar?  Kimler 9'dan aldığı doları, 20 Aralık gecesi elinden hızla çıkarmayı başarmıştı? Bu sorular hâlâ cevap bekliyor ve bu operasyonun ayrıntıları henüz bilinmiyor.
Çünkü ne yazık ki Türkiye'de şeffaflık asla işlemiyor. Kimin eli kimin cebinde kimse bilmiyor.

Sevgili okuyucularım, doların ateşinin bir gecede söndürülmesi, elinde küçük mevduatlarını dolara veya altına çeviren vatandaşı vurdu. Halkın birikimine el koyanlar; üstüne bir de davul zurna çaldırarak halkın soyulmasını halka kutlattılar.
Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle trajikomik bir şey ne görülmüştür, ne de yaşanmıştır. Ekonomik krizi yaşayan vatandaş iktidara kızgın ve öfkeli. Hukümetin eleştirileri duymazdan gelmesi, kendi modelinde ısrar etmesi ekonomik krizi derinleştirdi. İktidarın çözüm değil, sorun yaratan tavrı artık politik bir figüre dönüşmüştür.
Dövizin yükselmesi, tüm ürünler üzerinde etkili oldu. Başta gıda maddeleri olmak üzere fiyatlar fahiş biçimde arttı.
Öyle böyle değil, vatandaşın  alım gücü hızla eriyip yok oldu. Et ve süt ürünlerine öylesine zamlar yapıldı ki vatandaş hangisine yetişeceğini şaşırdı.
Sebze ve meyve fiyatları, baklagiller zam üzerine zam yedi. Akaryakıt ürünleri de dudak uçuklatan zamdan etkilendi.
Peki 20 Aralık gecesi dolar 18 liradan 12 liraya düşünce bütün ürünlerde aynı oranda bir düşüş yaşandı mı?
Hayır...
Ürünlerin etiket fiyatları bırakın inmeyi daha da zamlanıyor. Bunu anlayan beri gelsin.
İktidar, ekonomideki çöküşü ve krizi çözemiyor.
AKP'ye destek veren belli bir kesimin ekonomik sorunlardan dolayı kararsız olduğunu anket sonuçlarından anlıyoruz.
Ekonomideki krizden derinden etkilenen bu kesim, alternatif seslere kulak vermekten yana.
Olan her zamanki gibi vatandaşa oldu.
Araştırmaya göre, Aralık ayında mutfak enflasyonu 25.75, yıllık ise yüzde 54.96 arttı. Ama TÜİK'e göre yüzde kaç artacak merakla bekliyoruz.
İktidar, dövizle, altınla, rakamlarla oynadıkça gelir bölüşümü daha da bozuldu.
İşler öyle bir hal aldı ki hepimiz yoksuluz çoğumuz da aç.