1915 olaylarının ‘soykırım’ olup olmadığını ABD Temsilciler Meclisi’ne sormak, batmaya başlayan bir gemide, ne yapılması gerektiğini, yolculara sormak kadar saçma. Tarihsel olayları tarihçiler, gemide yapılması gerekenleri kaptanlar, çok daha iyi bilir.

Bakalım konunun uzmanı ABD’li tarihçiler, 1915 Olayları hakkında ne diyor?

Prof. Dr. Bernard Lewis: “Ermeniler tehcir kararı öncesi, ele geçirdikleri köylerde korkunç katliamlar yapmışlardır.” “Osmanlı topraklarını işgal eden Rusları kurtarıcı olarak gören Ermeniler, onlara destek vermekle kalmayıp, onların yanında çarpışmışlardır. Bu durum üzerine Osmanlı hükümeti, sorunu eskiden beri başvurduğu tehcir yöntemiyle çözmeye yönelmiştir. Ancak, Osmanlı Hükümeti’nin Ermeni ulusunu yok etmek için bir plan ve kararı konusunda hiçbir kanıt bulunamamıştır.”

Prof. Dr. Stanford Shaw: “Ölen Ermenilerin sayısı 300.000’i geçmez, fakat tepki olarak Ermenilere karşı katliam da olmuştur. Ama hükümet emriyle gerçekleştirilmiş bir Ermeni katliamı kesinlikle söz konusu değildir.”

Prof. Dr. Justin McCarthy: “Ermeni ayaklanmacılar ve Ruslar, Türk ve Ermeni barışını bozana kadar, bu iki toplum aynı kültürü paylaşmaktaydı. Ermeniler, Osmanlı sistemine gayet iyi uyum sağlamışlardı.” McCarthy, Esat Arslan, Cemalettin Taşkıran ve Ömer Turan adlı Türk profesörler birlikte hazırladığı ‘1915 Van’da Ermeni İsyanı’ kitabında, Ermenilerin Türk ve Kürtlere yaptıkları zulmü belgeleriyle anlatmıştır.

Türk düşmanlığıyla tanınan Ermeni kökenli Prof. Dr. Richard Hovannisia: “Ermeni soykırımı kanıtlanamamıştır. Hukuken geçersizdir ve kaldı ki zaman aşımına uğramıştır.”

General Harbord Raporu

Bir soykırımdan söz edilemeyeceğini kanıtlayan en önemli belge, General Harbord raporu, bence. Ermeni olaylarını ve bölgedeki durumu araştırmak üzere ABD Başkanı Wilson tarafından görevlendirilen General James G. Harbord, 46 kişilik heyeti ile 2 Eylül 1919’da İstanbul’a gelmiştir. Sivas Kongresi’nin ardından Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp, Türklerin bir bağımsızlık savaşı verdiklerini anlamış; “Ben de aynısını yapardım” sözleri ile mücadeleyi takdir etmiştir. Ardından Kafkasları, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’yu gezerek, 16 Ekim 1919’da 29 sayfalık bir rapor oluşturmuştur. Raporda Türklerin de Ermeniler tarafından zulme uğradıklarını, Ermenilerin Türkler tarafından ezilmekte olduğuna ilişkin bir belirtiye rastlamadığını belirtmiştir. Bu raporun etkisiyle ABD, Ermeni Devleti kurulmasını desteklemekten vazgeçmiştir.

Sonuç

Örnekler çoğaltılabilir. Ama tümü ABD kaynaklı olan bunlar bile, 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelemenin son derece yanlış olduğunu kanıtlamaya yeterli.

Prof. Ward Churchill “1500 yılında 12 milyon olan Kuzey Amerika Kızılderililerinin sayısı 1900’de 237 bine düşmüştür; bu tarihin en uzun süreli soykırımıdır.” diyor. Prof. David E. Stannard ise ‘Amerika’nın Soykırım Tarihi’ kitabında ‘tarihin en kötü soykırımı’ olarak nitelendirdiği bu olaylarda, çiçek mikrobu bulaşmış battaniye hediye etmek gibi insanlık dışı yöntemlerin kullanıldığını anlatıyor.

Biz, hiçbir zaman, teslim olmaya hazır bir ülkenin tepesine peş peşe atom bombaları yağdırarak milyonlarca insanın ölmesine, sakatlanmasına veya hastalanmasına yol açmadık. “Kimyasal silah var” palavrasıyla, “Demokrasi götüreceğiz” diyerek, çoluk çocuk milyonlarca insanı bombalayarak öldürmedik. Bu nedenle, ABD’ye şöyle seslenebiliriz:

“Uzaklarda ‘soykırım’ aramanıza gerek yok! Aynaya bakın, yeter!”

Ayrıca karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi gereği, bizim Meclis’imiz de ‘Kızılderili soykırımı’nı oylamalı…