Ben Bandırma Vapuru/ Mustafa Kemal’im güvertede/ Kaputuna bürünmüş/ Bakışlarında kararlılık/ Saçlarında rüzgar/ Yıldızlar geçiyor alnından/ Uzak zaferlerin şavkı vurmuş yüzüne… (Mesut Tarcan)

İngiltere’de yapılmış ‘Trocadero’, iki direkli 47 metrelik bir şilepti. 1878’te denize indirilmiştir. İki kez batmıştır. Haliç’te onarılmıştır. 1 Mayıs 1919 tarihi itibariyle Kaptanı da İsmail Hakkı Durusu’dur. Yeni adı 'Bandırma'dır. Umudun adıdır da 'Bandırma'.

Mustafa Kemal Paşa’yı 16 Mayıs 1919’da 'cehennem yürekli' yol arkadaşlarıyla kurtuluş kuruluş mücadelesi için Samsun’a götürecek vapurdu o!; Umutsuz olmayacağız. Uçurumun kenarındayız. Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son bir cüret belki kurtarabilir. Anadolu’ya geçiyoruz!..”

xxxx

Bakın Nutuk’ta nasıl anlatıyor o günlerde 38 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa: “Bandırma Vapuru rıhtımda hazır. Karargâhımızdan olanlar muayyen saatte rıhtımda toplanmış olacaklardı. Otomobil kapının önünde idi, evde, vedaları bitirmiştim. Tam o sırada bir dostum, aldığı habere göre benim hareketime ya müsaade edilmeyeceğini veya vapurun Karadeniz’de batırılacağını söyledi. Yıldırımla vurulmuşa döndüm. Daha sonra vaktiyle uzun süre yanımda çalışan bir kurmay da gelerek, yanında çalıştığı bir damattan aynı şeyleri öğrendiğini bildirdi. Bir an yalnız kaldım ve düşündüm. Bu dakikada da düşmanların elinde idim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimden bir şimşek geçti. Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni Karadeniz’in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazımdır. Hemen karar verdim. Otomobile atlayarak Galata Rıhtımı’na geldim. Baktım ki, yanaşmış olacağını sandığım vapur uzaklardadır. Sandallarla vapura gittik. Kaptana yola çıkmak için emir verdimse de Kız Kulesi açıklarında muayeneye tâbi tutulduk. Birkaç yabancı subay ve asker bizi yoklayacaklardı. Muayene uzayıp gitti. Gelip gidildiğine göre acaba bunlarla şehirdekiler arasında bir muhabere mi vardı? Maksat beni tevkif etmekse, bütün bu şeylere gerek yoktu. Sıkılıyordum. Bir kararsızlık da olabilir diye düşündüm. Bundan faydalanmak için kaptana hareket hazırlıklarını çabuklaştırmasını söyledim. Yirmi yedi yıllık kaptan demir almaya başladı. Mümkün olduğu kadar kıyıları takip etmesini tavsiye ettim. Çünkü bundan sonra benim tek isteğim Anadolu’nun herhangi bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti.”

xxxx

Samsun rotalı Bandırma Vapuru’nun yolcuları; emperyalizme, sömürüye, mandacılığa karşı olan yüreklerdi! Onlar, Bandırma yolcuları zincirleri sevmezdi! Onlar, “Anadolu’ya ülkü inanç dolu kafa” götürenlerdi! Onlar, bir ulusun yeniden ayağa kalkışının tanıklarıydı, kaderini değiştireceklerdi! Onlar; ülkeyi saraydan sultandan kurtaracaklardı!

Onlar; emperyalist işgale son vereceklerdi! Onlar; Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumunun müjdesiyle yanıp tutuşanlardı. Onlar, Mustafa Kemal Paşa’nın mavi gözlerindeki ışığın amansız takipçileriydi!

O; “Kuvayı Milliye, namuslu bir insanın yastığının altındaki tabancaya benzer. Namusunu korumak için herhangi bir ümit kalmadığı anda, hiç olmazsa intihar etmeye yarar” demiş Mustafa Kemal Paşa’ydı! Kurtuluş ateşi çoktan yakılmıştı asra sığmayan/ sığmayacak yolculukla. Ufuktan yeni bir güneş doğacaktı!

xxxx

Bandırma, 16 Mayıs’ta yola çıktı “yüzyılın rotası” anılan Samsun’a. Aydınlık geleceği, özgürlük düşünü gerçekleştirmek için!

103 yıldır bağımsızlık yolculuğunu başlatan Bandırma Vapuru'ndayız bizler.

Hiç inmedik, inmeyeceğiz de!