Yeni eğitim-öğretim yılı geçen hafta başladı. Ancak kaynaştırma öğrencilerinin sorunları, taşımalı eğitimde yaşanan aksaklıklarla veliler ve okul idarelerinin zorlaştırıcı tutumları gündeme oturdu

Sınıfta istenmeyen kaynaştırma öğrencileri için yapılan kampanyalar, taşımalı eğitimde yaşanılan zorluklar, okul idareleri tarafından uygulamada çıkarılan engeller bizlerin gündeminin baş sırasına oturdu. Bu hafta konuyla ilgili takip ettiğim haberlerden en çarpıcısı Çorum Hakimiyet Gazetesi’nden geldi. Kaynaştırma öğrencisinin çocuklarıyla birlikte okumasını istemeyen veliler, kurdukları WhatsApp grubuyla örgütlenip okul idaresine çeşitli baskılar yapmışlar, rüşvet suçlamasıyla tehdit ediyorlarmış müdürü.

Kaynaştırma öğrencisinin kendi çocuğuyla aynı sınıfta olmasını istememek ve bu konuda baskı oluşturmaya çalışmak, hak gasp etmek için açık bir girişimdir, ayrımcılık suçudur, insanlık suçudur.

Bizim toplumumuz bu mu gerçekten? Engelliler ile birlikte yaşamak kavramından, acıma, şefkat duygusu beslemekten başka hiçbir şey anlayamayan bir insan yığını mıyız biz? Engelliler eğitimde, sağlıkta, istihdamda, her türlü yaşam alanında haklarına kavuşmak istiyor. Onlarla bu mücadelelerinde yan yana olacak bir topluma nasıl dönüşeceğiz?

Bunca bencillik, bunca eğitimsizlikle nasıl olacak? Gerçekten kaygı verici.

Balık baştan koktuğu için ülkeyi yöneten siyasetçilere açık bir çağrı yapmak istiyorum bu sayfadan.


SİYASETÇİLERE AÇIK ÇAĞRIM

İktidar ya da muhalefet, genel başkan ya da milletvekili, delege ya da belediye başkanı, il başkanı ya da sade üye. Hepinize bu çağrım! Çünkü sistemi hepiniz birlikte kuruyor ve işletiyorsunuz. Seçim atmosferine hazırlık yapılan şu günlerde, partinizin engelli politikasını da hazırlayın. Hatta yarın değil, hemen şimdi, hemen bugün. Bu adımınız bile tek başına sahada yaşanan sorunları analiz etmeniz ve çözümler üretmeniz için büyük katkı sağlayacak. Çalışmaya, Türkiye’nin imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'ni okumakla başlayabilirsiniz. Sözleşmenin gereklerinin artık vakit kaybetmeden eksiksiz düzenlenip uygulanmasını istiyoruz. İkinci olarak HDP’nin yayınladığı Engellilik Manifestosu’nu da inceleyebilirsiniz, çok üst düzey bir metin. Ardından engellilik alanında hak temelli çalışmalar yapan, yıllardır bu konuda çeşitli çözümler üreten, siyasetçilere sesini duyurmaya çalışan, var olan düzenlemelere dahi işlerlik kazandırabilmek için ter döken sivil toplum örgütleri ile buluşun. Onları dinleyin, sahayı birlikte gezin, incelemelerde bulunun, engellilerin yaşadıkları sorunların daha fazla ötelenemeyeceğini gözlerinizle görün.

Hali hazırda her önerimiz, siyasetçiler tarafından, şu an gündemde başka sorunlar var, ekonomik koşullar malum diyerek, sümen altı ediliyor. Ama unuttuğunuz bir şey var. Bahane olarak önümüze koyduğunuz o her maddeyi zaten bizler de yaşıyoruz. Fark şu: Engellilerin karşılaştığı her türlü engel nedeniyle bu tarafa daha ağır yansıyor tüm o bahane ettiğiniz maddeler. Sağlık, eğitim, sosyal hizmet, istihdam her alanı sağlam ve düzgün işleyen bir engelli politikasına ihtiyacımız var. Devletimiz, bu sistemi acilen kurmalı. Siyaseti bu yolda bir engel değil, yapı taşlarını döşeyen bir usta olarak görmek istiyoruz.

Sınıfında kaynaştırma öğrencisi istemeyen veliler ancak bu şekilde yok olacaklar.

ZAFER YOLU’NDA BİR OTİSTİK GENÇ

27 yaşındaki otizmli Hasan Çelik, Afyon Kocatepe’den İzmir’e Milili Mücadele’de önemli olayların yaşandığı yerlerden geçerek, yürüyen Zafer Yolu Kafilesi’ne katıldı. İzmir’in 100. kurtuluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen yürüyüşe ablası ve annesi ile birlikte katılan Hasan, dağcılık, buz pateni gibi sporlarla ilgileniyor.

Hasan’ın Türkiye Özel Sporcular Federasyonu tarafından Erzurum’da düzenlenen yarışlarda Kayaklı Koşu branşında 3 yıl üst üste madalya sahibi olduğu belirten abla Gizem Çelik, “Zafer Yürüyüşü boyunca birlikte yürüdüğümüz herkese çok teşekkür ederiz. Biz birlikte daha çok yürüyeceğiz” diyor.

Gizem kardeşini anlatırken heyecanlı: “Yürüyüşte, yeri geldi sırt çantası kendi taşıdı, yeri geldi sıraya girerek yemeğini aldı. Yaşayarak öğrenmesi çok önemli. Hasan 1995 doğumlu, 5 yaşında iken teşhis aldı. Özel eğitim süreci başladıktan 2 sene sonra babamız vefat etti. Babamız bizi kamplara götürürdü, bize dağları ve doğayı sevdirdi. Ben de büyüme sürecindeydim. İlkokula başladığımda otizm ile tanıştım. Lise yıllarımda ailece eğitim almaya başladık. Özel eğitim kursuna gittik. Sporun faydalı olduğunu gördük. Bazen biz aktif olmaya çalıştıkça insanların ters tepkileri ile karşılaştığımız zamanlarda oldu. Hasan, annem ile 10 yıldır düzenli olarak dağcılık kulüplerine yürüyüşe gidiyor. Hiperaktif olduğum için gelişen çeşitli ilgi alanlarıma Hasan'ı katmaya çalıştım.”

Birlikte yürüyeceğiniz güzel, aydınlık yollarınız bol olsun.

ANNELER, ÇALIŞTAYDA BULUŞACAK

Engelli Çocuk Anneleri ve Gönüllüleri Derneği, evde engelli bakımı yapan kadınlara emeklilik hakkı tanınması için yürüttüğü imza kampanyası kapsamında bir çalıştay düzenliyor. Çalıştayda, yasa değişikliği teklif metnini hazırlayacak komisyon oluşturulacak

Evde ağır engelli bakımı yapan kadınların emeklilik hakkına kavuşması için çalışma yürüten Engelli Çocuk Anneleri ve Gönüllüleri Derneği’nin düzenlediği Evde Ağır Engelli Bakımı Yapan Kadınların Emeklilik Hakkı İçin Mevzuat Değişikliği Hazırlık Çalıştayı, 28 Eylül 2022, Çarşamba günü Ankara’da gerçekleştirilecek. Çalıştaya, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, hukukçular, uzmanlar, sivil toplum örgütü temsilcileri ve engelli bakımı yapan kadınlar katılacak.

Türkiye’de yaklaşık 600 bin ağır engellinin bakımının evde yapıldığını belirten Engelli Çocuk Anneleri ve Gönüllüleri Derneği Başkanı Şenay Keçeci, “Yapılan bakım işinin yüzde 91’i kadınlar tarafından gerçekleştirilmektedir. 24 saatleri engellinin bakımıyla geçen kadınların gelir getirecek başka bir işte çalışmaları olanaksız olduğundan sosyal güvencelerinin devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Gerekli yasal değişikliğin hazırlığını yapmak amacıyla Ankara’da toplanıyoruz” dedi.

Devletin sorumluluğunda olan bakım hizmetlerini sosyal güvenceleri olmadan yapan kadınlara, 3.340 lira 'Evde Bakım Maaşı' ödendiğini belirten Keçeci, “Kadınlar 30-40 yıl boyunca engelli kişinin bakımını yapabilmektedir. Engelli kişiyi kaybetmesi gibi durumlarda hem bakım maaşından mahrum kalmakta hem de herhangi bir sosyal güvencesi olmadığı için yaşamını devam ettirememektedir” diye konuştu. Keçeci, 7 gün 24 saat engelli kişiyle aynı hayatı süren kadınların sağlık, eğitim, kültür, sanat gibi ihtiyaçlarını da karşılayamadığını sözlerine ekledi.

VİDEO ILE ANLATTILAR

Emeklilik hakkı çalışmasına, birçok sivil toplum örgütü, hukukçu, uzman ve milletvekili tarafından destek sağladıklarını belirten Keçeci şunları söyledi: “Ayrıca change.org, yürütülen imza kampanyasına ve yapılacak sosyal medya kampanyalarına destek vermektedir. Çalıştay öncesi, engelli bakımı yapan kadınlarla röportajlar yapıldı. Kadınların yaşadıkları sorunları anlatarak emeklilik haklarını talep ettiği videolar, çalıştayımızdan hemen önce 26-28 Eylül tarihlerinde yapılacak sosyal medya kampanyasında yaygın olarak kullanılacak. Çalıştayımızda atölye çalışmaları yapacağız, 2022, 2228, 5378, 5510 ve 4857 sayılı kanunlarda yapılması gereken değişiklikler bu atölyelerde değerlendirilecek ve günün sonunda Mevzuat Değişikliği Hazırlık Komisyonu’nu kuracağız. Çalıştayımızın ardından Komisyon ilgili yasa değişikliği teklifini hazırlayarak milletvekilleri ve siyasi partiler aracılığıyla TBMM Başkanlığı'na sunacak.”