Sevdiği meyvenin ağacını görmeden büyüyor çocuklar
Suyu içiyor, nereden geldiğini bilmeden
Ateşte piştiğini görmemiş, tanışmadan yiyor ekmeğini
Yastığındaki pamuğu tanımadan düş görüyor çocuklar
Börekteki ıspanağı, bardağındaki sütü kim verdi bilmiyor
Yumurtanın sihrini, erik neden kamaştırır dişini
Şekeri baban, tuzu annen yaptı desen inanacak kadar
Bir yalana eklenir gibi büyüyor çocuklar
Barış işte o yüzden eksik, oyun o yüzden yarım
Sevgi hep belirsiz, mutluluk o yüzden plastik bir tasarım
Çamura değmemiş elleri, sentetik aşklar yorgunu
Çiçeğe çiçek gibi koksun diye parfüm sıkılan bir dünyada
Bir büyük yalan olan miras-emanet masallarında
Nasıl yaşadığını bilmeden yaşayıp, nasıl öldüğünü anlamadan
Kurumuş çağlayanlar gibi ölüyor çocuklar
Arıdan fazla savaş uçağı, kaplumbağadan çok tank
Dalından düşenden incirden fazla bomba gördüğünden,
Cırcır böceği seslerinden fazla marş
Sakaların şarkılarından, eşeklerin anırmalarından
İneğin böğürtüsü, yılanın ıslığı, horozun ötüşünden fazla
Kanlı bir pazarın bezirgân seslerini duyduğundan
Kahrederek, öfke büyüterek, paslı bir demir gibi
Çürümeyi yaşamak sanıyor çocuklar
Şairin şiirinden kovulduğu için insan ve yeryüzü
Şarkıların tek notasında kalmadığı için teklif ve temenni
Kendini kendine sürgün kılmanın dünyayı fethetmek olduğunu
Anlattıkları için yedi gün yirmi dört saat ve bıkmadan
Bunun bir kader, iman etmenin koşul ve dokunmanın yasak
Olduğunu anlattıkları için,
Mezarlara bile düşman kesilip, kahırlı bir bıçak gibi
Başka hayatlara girip girip çıkıyor çocuklar
Ve çocuklar işte bu yüzden
Daha doğar doğmaz, daha sokağa çıkar çıkmaz
Önce çocukluklarını öldürüyor bir an önce büyüyerek
Ve bunu büyümek sanıyor çocuklar
Sonra bayram yerlerine çağrılıyor çocuklar
Geçip gidiyorlar yara bere şaşkınlık içinde
Bir yalana bin gerekçe gibi
Alkışlanıyorlar,
Hiç bir zaman gelemeyecek kardeşlerinin
Çığlıkları
Duyulmasın
Ağıtları
Yakılmasın
Bu cehennem
Sorulmasın diye...

16 Eylül 2017 Cumartesi sabaha karşı yazıya oturduğumda, hepsinin “bizi yazsana” diye seslendiğini işittim. Şiirden başka gideceğim yer yoktu, bağışlayın…