1906'da Kozan'da, Giritli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep'tir.

İzmir Erkek Öğretmen Okulu'nda okudu.

O tarihlerde çok önemli bir okuldu.

Mustafa Kemal, İzmir'e geldiğinde mutlaka ziyarete gider, öğretmenler ve öğrencilerle sohbet ederdi.

Meşhur, “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak yeteneğini kazanamamıştır” sözlerini de,

İzmir Erkek Öğretmen Okulu'na yaptığı bir ziyareti sırasında söylemiştir.

*

Gel zaman git zaman,

Askerliğin henüz bedelli olmadığı zamanlardan birinde,

Öğretmen sıfatıyla İzmir'in Menemen İlçesi'nde,

Asteğmen rütbesiyle askerlik görevini yapmaya başladı.

Sıradan bir askerlikti.

Ne zaman ki tarih, 23 Aralık 1930 sabahını gösterdi,

İşte o zaman Menemen'de kıyamet koptu.

*

Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim,

Onunla birlikte, dördü silahlı 6 kişi,

Sabah namazı sonrasında camiden aldıkları yeşil sancağı yola dikti.

Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan,

Biraz da aldıkları uyuşturucunun etkisiyle,

Halife ordusunun yolda olduğunu anlatmaya başladılar.

*

İşte Asteğmen Kubilay da bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi.

İçlerinden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı.

Yaralı Kubilay cami avlusuna sığındı.

Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler.

Derviş Mehmet, çantasını açıp bağ bıçağını çıkardı.

Yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını kesti.

*

Olayın özeti budur.

Öyle hikaye kısmı, abartısı falan olmadan,

Olay yerinde tutulan tutanaklardan, ifadelerde anlatılandır.

Merak eden,

Silahlı Kuvvetler'in Askeri Tarih ve Strateji Araştırma Merkezi'nin belgelerinde okuyabilir.

Din adını kullanan yobaz kelimesinin tam karşılığıdır yapılanlar.

*

Bunlara neden yazdım?

Son zamanlarda içi boşaltılan deyimler o kadar çoğaldı ki,

Hayatlarında tek bir demokratik davranış sergilememiş olanlar bile demokrasinin arkasına sığınıp kendilerine şahsi çıkar sağlamaya başladılar.

Önceki gün Kubilay'ın ölüm yıldönümü idi.

AKP'nin İzmir İl Başkanı Bülent Delican,

Menemen olayı ve Kubilay'ın şehit edilmesi ile ilgili açıklama yayınladı.

Dedi ki; “Asteğmen Kubilay’ın şehit edilmesi de yıllar boyunca toplumun belirli bir kesimini zan altında bırakmak, baskı altına almak üzere bir istismar aracı olarak kullanılmak istenmiştir. Ancak aziz milletimiz, sağduyusu ve aklıselimi ile söz konusu olayda da, daha sonraki dönemlerde de tahriklere prim vermemiştir...”

Yani;

Kubilay ve Menemen'den hareketle dindarlara baskı yapıldı.

Dindar dediği, herhalde bağ bıçağı ile yaralı bir insanın kafasını kesen Derviş Mehmet...

Tıpkı, “Benim başörtülü bacımın üzerine işediler” sözü gibi,

Koskocaman bir yalan...

Gerçi kılavuzu böyle olunca, il başkanının sözlerini,

Garipsememek gerekir ama,

Bu kadarı da fazla...

*

Ben şunu bilir, suna inanırım:

Bir insan, bir başkasının yaşam hakkına, özgürlüğüne saldırmış,

Daha ileri gidip son vermiş ise, ona katil denir...

Bir insan, bir başkasının, hatta kamunun malını kendi çıkarı için kullanmış, bu yolla servetini artırmış ise, ona da hırsız denir...

Katilin, hırsızın, cinsiyeti, dini, ırkı olmaz...

*

Sayın il başkanı Kubilay'ı öldürenlerden yana olabilir,

Ben de dahil kimse birşey diyemez.

Ama işi katilleri aklamak için başkalarına suç atmaya vardırırsa,

Orada iyi niyet göremem.

Yarın çıkar, “Ayakkabı kutularına milyon dolarları da siz koydunuz, bu yolla bize baskı yapıyorsunuz” derse de,

Şaşırmam...