Asıl adı Hacı Hasan...
Kod adı Mete...
Sahte kimliğindeki adı İbrahim Babat...
Başbakanlık Teftiş Kurulu,
Susurluk kazasından sonra,
Geniş ve karmaşık rapor hazırladı.
Adı en sık o raporda geçiyor...
Raporda adı en çok geçiyor ama,
Raporun o bölümleri,
Devlet sırrı gerekçesiyle
Açıklanmadığı için, karanlık...
Kendi deyimiyle 1967 yılında,
Suriye Kamışlı'da doğdu.
1984'te katıldığı PKK'dan
1988'de kaçarak Türkiye'ye sığındı.
O zamanın çok bilenleri,
İtirafçı yapıverdiler iki günde.
PKK'ya karşı kullanacaklardı, olmadı.
Bir sürü faili meçhule bulaştı.
Kirli işlerde hiç hız kesmedi.
Jandarma'dan sıkılınca,
Kendini doğruca polislerin yanına attı.
En büyük koruyucusu kimdi?
Hanefi Avcı...
Hani şu meşhur istihbaratçı,
Mevsimsel gerekçelerle
Şu anda anti cemaatçi görünen...
Dönelim biz Kod Mete'ye...
Verilen sözler tutulmayınca,
İtirafçının itirafçısı oldu.
Kırıkkale Cezaevi'nde tutukluydu.
Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
Dolandırıcılık, cinayet ve gasptan yargılanıyordu.
Ne olduysa oldu,
Mahkeme önce serbest bıraktı,
Ardından da sınır dışı edildi.
Nereye?
Elbette Suriye'ye...
Şimdi şu soruyu sormanın,
Tam da zamanıdır...
Türkiye'de onca karanlık,
Onca pis işe bulaşan bu şahıs,
Neden, niçin ve nasıl,
Önce salındı sonra sınırdışı edildi?
Yoksa, MİT tırları ile,
Kaçırılan silahları,
Suriye'de karşılayan,
Şu bizim meşhur Hacı Hasan olmasın?
Not: Cümleyi kuran siyasetçi olunca, çok söz söylemem, işi bu. Ama akıl hocasını gazeteci sanıp, aynı kelimelerle topluca 9 Eylül'e saldırınca yanıt veririm. Teknoloji ilerledi. Bir fotoğrafın hangi saat, hangi dakika, hangi saniye, hangi makine, hangi objektif kullanılarak çekildiği artık dijital bilgilerinde var. Silmek de mümkün değil. İsteyeni, istediği fotoğraf üzerinde iddiasını ispat için gazetemize davet ediyorum. Tek şartım var. Öyle iki-üç saat öncesi, yüz bin kişi gibi siyaset kelimelerini bırakacaksınız. Dediğiniz gibi değilse Gündoğdu Meydanı'nda özür dileyeceksiniz. Hodri meydan... Bizim kılavuzumuz bilim, kargalarla işimiz olmaz...