Bugün dünya basın özgürlüğü günü. Tabii uzun zamandır kutlayamadığımız bir gün.

Birleşmiş Milletler, 1993 yılında özgür ve bağımsız bir basın için 3 Mayıs’ı Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kabul etti. 

Bugün gelinen noktada basının hiç de özgür olmadığı ortada. Pek çok ülkede basın özgürlüğü kısıtlanıyor... Özellikle Türkiye en belirgin düşüşün yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Basın özgürlüğünü inceleyen Freedom House’un raporuna göre, Türkiye son 15 yıldır ilk kez "kısmen özgür ülkeler” kategorisinden "özgür olmayan ülkeler” kategorisine düştü. Türkiye, basın özgürlüğü bakımından dünya genelinde 134’üncü sıraya gerilerken, Avrupa sıralamasında da basını özgür olmayan tek ülke oldu. 

HHH

Basın özgürlüğünün bir diğer ayağı hiç kuşkusuz basın emekçilerinin örgütlülük düzeyidir. Ülkemiz bu açıdan da sıkıntılıdır. Basın emekçilerinin büyük bir çoğunluğu örgütsüz, sendikasızdır.

Gerçekten örgütlü, hür ve bağımsız bir basına acilen ihtiyacımız var. Kimsenin düşünce ve ifadelerinden dolayı yargılanmadığı, her türlü baskı ve sansürden uzak, sesimizi daha özgür duyuracağımız bir dünya  umuyoruz.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre 26 gazetecinin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunduğu belirtildi.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye’nin 2022 yılını basın ve ifade özgürlüğü alanında mevzuat düzenlemeleri ve yargı kararlarıyla demokrasiyi gölgeleyen gelişmelerle geride bıraktığını belirtti;

“Anayasa’nın 28’inci maddesindeki ‘basın hürdür’ hükmüne ve evrensel ‘halkın haber alma hakkı’ ilkesine rağmen iletişim özgürlüğüne aykırı uygulamalar yıl boyunca devam etti. Maalesef seçim yılını ülkemiz ve demokrasimiz için derin endişeler duyarak karşıladık ama mücadelemizi de sürdürüyoruz.”

Basın-İş Sendikası da bir açıklama yaptı:

“Dikkatimizi çeken nokta, yasal yaptırımların keskin bir şekilde yükselmesi ve özellikle RTÜK’ün medya üzerindeki denetleyici rolünü istismar ederek bir sansür kurumu gibi çalışmaya başlamasıdır.”

***

Ulu Önder Atatürk’ün  yıllar önce söylediği sözleri ile yazıya noktayı koyalım:

“Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır. Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır. Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.”

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.