Adalete olan inancımızı artık nasıl yitirmiş isek, haktan hukuktan ödün vermeyen, elinde tuttuğu adalet terazisinin hakkını veren hakimlerle karşılaşınca sanki anormalmiş gibi şaşırıp seviniyoruz.
Özellikle kadın ve çocukları koruyan, kadın ve çocuk tacizlerinde toplumun vicdanını rahatlatacak kararlar alan hakim sayısı öyle az ki.
Davalardan çıkan sonuçlarda sıkılmasalar neredeyse tacize ve şiddete uğrayan tarafa cezayı kesecekler.
O yüzden bu hafta görülen bir davada, hakimin İstanbul Pendik'te giydiği şort nedeniyle üniversite öğrencisi Asena Melisa Sağlam'a minibüste saldıran Ercan Kızılateş'e sorduğu sorular çok önemliydi ve bizi bir parça olsun rahatlattı.


***

oncel111 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan sanığa hakim “Bu şekilde giyinmek uygun değildir dediğinde ne bekliyordun? 'Eve gidip üzerimi değiştireyim haklısın' demesini mi bekliyordun? Amacın nedir? Neden böyle bir şey yaptın?” gibi sorular sordu mesela.
İnsanın içi bir parça soğuyor değil mi?
Bu ülkede kadın olarak yapayalnız olmadığını hissediyorsun bir anda.

***

Bununla da kalmıyor gönüllerimizi fetheden hakim Abdulvahap Duran...
Savunma yapan Kızılateş, minibüse bindikten bir süre sonra Sağlam'ın da bindiğini belirterek, “Giymiş olduğu kıyafet nedeniyle giyiminin yakışık almadığını söyledim. O da 'Bakma o zaman' dedi. Giyiminin insanları tahrik ettiğini söyledim. Kendisi kulaklık takıp 'Gerizekalı, salak' diye konuşunca aramızdaki tartışmadan dolayı bana söylediğini düşünerek bir an tahrik oldum, öfke duydum. Kendisine tokat attım” diyor.
Hakim bu, durur mu yapıştırıyor soruyu:
“Sana söylediğini nereden biliyorsun? Telefonda birine 'Seni seviyorum' dese onu da mı üzerine alınacaktın?”
Allah'ım okudukça okuyası geliyor insanın!
Hakim Duran bu eylemi neden gerçekleştirdiğini sorduğunda sanık şunları söylüyor:
“Çok açık giyinmişti. Diğer bayanlar da kendine baktı. Nasıl giyinmiş diye”...
Buna da karşı çıkıp bir soruyla daha geliyor Duran: “Ne yani bütün bayanların gözlerine mi bakıyorsun?”
“Ama” diyor sanık “Minibüste çok açık giyindikleri zaman insanlar gitmiyor. Başlarında dikiliyor.”
Hakimin cevabı: “Sana ne gitmiyorlarsa gitmiyorlar!”
Sanığa pişman mısın diye sorulduğunda pişmanım ya da değilim demek yerine sosyal medyada adının karalandığını söyleyince hakim “Pişman değilim, itibarının zedelenmesi nedeniyle mi 'pişmanım' demek istiyorsun yani” diyor ve eh artık zorla da olsa bir özür geliyor.
Hakim Duran ise son sözü burada söylüyor: “Benden dileme, özrünü kabul edecek ben değilim!”

***

Çocukken yazlık sinemalar vardı ve özellikle vurdulu kırdılı filmlerde başroldeki adam filmin sonunda bir kahramanlık yaptığında bütün sinema coşkuyla alkış tutardı.
İşte ben de artık bu son cümlede aynı hisle ayağa fırlamak istiyorum.
Adaleti sağlamak üzere kutsal bir görev sürdüren bir hukuk adamından beklenen zaten bu tavır ve bu sorular.
Ama işte dediğimiz gibi bizi son yıllarda bu konuda o kadar incitip yaraladılar ki, tam da artık Allah bizi o mahkemelere mağdur olarak düşürmesin derken bu duruşma bize bir umut oldu.
Umarım diğer dava ve hakimlere örnek de olur.