Rojda DOLGUN/ İzmir’in Bayraklı Adliyesi’nde görülen davada, boşanma aşamasında olduğu eşi Irmak Tuğ’u katletmeye çalışan Adem Tuğ hakkında karar çıktı. 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, taraf avukatları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcisi, Irmak Tuğ’un yakınları ve çok sayıda kadın katıldı.
Tanık ifadeleri çelişti, Irmak Tuğ şiddeti anlattı.

Duruşma kimlik tespitinin ardından başladı. İlk olarak söz alan failin bir akrabası, Irmak Tuğ’un kendisine şiddet gördüğünü hiç anlatmadığını öne sürdü. Buna karşılık Irmak Tuğ’un avukatları, sanığın apartman içinde merdivenden sürükleyerek, Irmak Tuğ’u dışarı kaçmaya çalıştığı sırada öldürme tehdidiyle darp ettiğini belirtti. Avukatlar, olayın tesadüf olmadığını, sanığın önceden planlı bir şekilde hareket ettiğini vurguladı. Mahkeme heyeti, sanığa “kasten yaralama” suçundan 3 yıl hapis cezası verdi.
Ancak, sanığın cezaevinde geçirdiği süre göz önünde bulundurularak tahliyesine karar verildi.

Savcı “öldürmeye değil yaralamaya teşebbüs” dedi

Savcı, mütalaasında Tuğ’un çok sayıda kesici alet yarası almasına rağmen bunların yüzeysel olduğunu iddia etti. Bu nedenle sanığın “kasten öldürmeye teşebbüs” değil, “kasten yaralama” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Irmak Tuğ, mahkemeye hitaben yaptığı açıklamada, mütalaaya katılmadığını belirterek “Adem Tuğ beni ve çocuklarımı öldürmeye çalıştı” dedi.
Failin tahliye edilmesi hâlinde yeniden saldırıya uğrayacağından korktuğunu dile getiren Tuğ, “Beni öldüreceğini daha önce söyledi, serbest kalırsa sözünü tutacak” ifadelerini kullandı.

Sığın: “Açık açık sanığın korunduğunu düşünüyorum”


Avukat Avukat Zeliha Nevraz Sığın karara tepki göstererek şu değerlendirmelerde bulundu:

Dorukhan Büyükışık davasında flaş gelişme: 'Görevi kötüye kullanma' dosyası, cinayet davasıyla birleştiriliyor
Dorukhan Büyükışık davasında flaş gelişme: 'Görevi kötüye kullanma' dosyası, cinayet davasıyla birleştiriliyor
İçeriği Görüntüle

“Şunu söyleyebilirim sadece, tek cümle kullanacak olursam. Fecaat. Sanık tahliye oldu ve Irmak Tuğ’un can güvenliği yok. Sadece sanık tarafından değil sanığın ailesi tarafından da tehdit durumu var. Ve bir senedir tutuklu, bir senedir bu böyle her gün devam ediyor. Her gün kızın evine geliyorlar, hakaretler, tehditler, bir sürü yıldırma politikası. O yüzden biz yakın koruma polisiyle adliyeye giriş yapıp çıkartıyorduk hep. Çünkü çıkışta da saldırmışlardı daha öncesinde. Dün de aynısı yaşandı. Dün tahliye oldu ve polis yanımızdan aldı götürdü. Yani bunun ötesinde çok söylenecek bir şey yok.

Ben böyle bir olayla ilk kez karşılaştım. Bunca senedir de kadın dosyalarına bakarım açıkçası. Ama böyle bir fiyaskoyla ilk kez karşılaştım. O zaman sen niye tahliye ediyorsun bu kızın can güvenliği yoksa? Yani anlamak mümkün değil.

Kararı anlamak hiç mümkün değil. Tarafta bir karar olduğunu düşünüyoruz zaten. Yanlış karar vermiştir deriz mahkeme. Üst mahkemeye başvururuz. Burada ben açık açık sanığın korunduğunu düşünüyorum.. Burada kadın cinayetlerine teşvik edici bir karar verildi. Sen gitmişsin, bıçaklamışsın ama ben senin öldürme kastını bulamadım. Mahkeme ben sana yaralamadan ceza vereceğim, dedi. O yüzden çok taraflı ve sanığın korunduğu bir karar olduğunu düşünüyorum. Açık açık sanığın korunduğunu düşünüyorum mahkeme tarafından.”

Osmanoğulları: “Bu karar, ‘yarım bıraktığın işi tamamla’ demek”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcisi Tülin Osmanoğulları şu ifadeleri kullandı:

“Bir hukuk garabeti yaşandı davada. Yani Irmak, 18 yıllık evli olduğu erkek tarafından dördüncü kattan aşağıya kadar hani boğuştuğu için, engel olmaya çalıştığı için bıçaklanıyor. Ve kalbine yönelttiği bıçakları engellemek için de ellerini siper ediyor. O yüzden de en ağır yaralar ellerinde var ve bileklerinde var. Bu şekilde kendini korumaya çalışarak, boğuşarak dördüncü kattan aşağıya kadar iniyorlar. Yetmiyor, oradaki bulduğu bir taşla kafasına vuruyor.

Ve olayı kendiliğinden de sonlandırmıyor sanık. Komşular geliyor. Bu dava zaten en başından yanlış açılmıştı. Bu şahıs kendiliğinden eylemi sonlandırmamıştır, diye ağır cezaya yönlendirdi. Ama ağır ceza ne adli tıp raporlarını, ne mağdur arkadaşımızın delillerini, hiçbir şeyi göz önünde bulundurmadan, direkt sadece basit yaralamadan bir ceza verdi ve tahliye etti. Yani 3 yıl gibi çok az bir ceza verilip tahliye dildi. Ki bu kadın arkadaşımız sürekli hakaret işitiyordu, sürekli bir tehdit altındaydı. Davaya da bu arkadaşımız polis korumasıyla geldi. Polis getirdi ve yine dava bitince polis korumasıyla götürüldü.

Dün tahliye olunca da elektronik kelepçe takıldı. Bu karar ne demek ? Bu karar sen yarım bıraktığın işi git tamamla, demek. Bu ülkede her gün 3 kadın cinayetine uyanıyoruz.
İşte kadın cinayetlerinin artmasının bir sebebi de bu cezasızlık politikasıdır. Bu cezasızlık politikası bu faillere cesaret veriyor, güç veriyor.
Tam bir hukuk garabetine imza atılmıştır. Kadın katillerini, kadına yönelik şiddet uygulayan failleri cesaretlendirmiştir. Tabi biz bu mücadelenin peşini bırakmayacağız. İstinafa kadar takip edeceğiz. Buradan adaleti sağlatana kadar da bu mücadeleyi bırakmayacağız.”

Muhabir: Rojda Dolgun