Apartmana girdim…
Posta kutusu dolu broşür.
Hepsi aday adayı…
Kafamı çevirdim.
Bilgisayarı açtım.
Mail kutusu dolu, hepsi aday adayı…
Telefonun mesaj kutusu taşıyor.
En sevilen seçmen benim demekki, adıma yazılmış üstelik mesajlar.
Sosyal medyaya bakalım, kafa dağıtalım desen,
Bir kamyon reklamasyon da orada…
Bunların hepsi para… Hepsi masraf…
Bu kadar masraf edildiğine göre, karlı bir iş olsa gerek.
Bir merak bende…
İzmir ve çevre ilçelerinde binlerce aday adaylığı başvurusu var.
Adaylık parasını denkleştiren partisine başvuruyor.
Her parti bir ücret belirlemiş. Bastıracaksın nakit parayı, dosya alacaksın.
Sadece belediye başkanlığı mı?
Meclis üyelikleri için bu aday sayısı bir kaçla çarpılıyor.
Vatan aşkı içerisindeki bu ağabeyler başlıyor tanıtıma…
Broşürler, afişler, pankartlar…
Ver coşkuyu…
Matbaalar, hediyelikçiler, bayrakçılar, grafikerler…
Say sayabildiğin kadar.
Bu cemaat (!) her seçimde umutlanır, hatta bazıları sağlam para kazanır bu işten.
Buraya gelene kadar ciddi bir para harcanmıştır.
Peki ne kazanacaktır?
Aslında hiç kazanır…
Mesela, meclis üyesinin maaşı yoktur.
Oturum başı huzur hakkı alır. Bir de komisyon toplantılarından.
5393 sayılı belediye kanununun 32 ve 39 maddesi öyle diyor.
Misal 45 kişilik bir belediye meclisinde iseniz, nüfusa göre;
Oturum başı 150-300 lira civarı yazar sizin haneye.
Ha bir de komisyonlarda çalışırsan oradan da gelir.
Ama neresinden toplarsan topla;
“Bu para belediye başkanının maaşının 90 da birini geçemez”
Öyle diyor kanun…
Büyük para harca harca bitmez.
….
Bu merak bende küçüklükten var.
Bundan 3-5 yıl önce, küçüğüm o zamanlar.
Çok sevdiğim değer verdiğim bir belediye başkan abimle laflıyorduk.
Gülmeli, kahkahalı sohbetin arasına sokuverdim soruyu;
“Baba senin maaş kaç para?”
Başkanımız o zaman için söylemişti; 8 bin 500…
Refleks olsa gerek
-“O paraya bu iş yapılmaz… Sünnet düğünü altınına yetmez” dediydim…
O da bana yapıştırmıştı
“Vatan sevgisi bu. Hizmet aşkı. Parayla karşılığı olmaz”
Nasıl da haddimi bilmiştim. (!)
Şimdi 150 tl oturum ücreti alan meclis üyeleri ile,
Kanuna göre 90 ile çarpıyorum.
Belediye başkanı 13-14 milyar alıyor.
Bu paraya bu iş yapılır mı?
Vallahi fedakarlık işi bu.
Öyle değil mi?
Aklından kötü bi şey mi geçti?
Terbiyesizlik etme…
“Vatan sevgisi bu, hizmet aşkı…Parayla karşılığı olmaz…”

***

KRİZ KİME GELDİ ?


Ülkenin her yanı ekonomik krizden titriyor.
Bankaların umurunda değil…
Bir gün geçen kredi için başlıyorlar mobbinge…
“Ver paramı…”
Sanayi bölgelerinde fabrikalar, atölyeler kapanmaya başladı.
Sanayi ve Ticaret Odaları galiba farkında değil…
İnşaatlar fren koydu.
Jet hızıyla yürüyen orta büyüklükteki inşaatlar durdu.
Küçük boy müteahhitler sapır sapır dökülüyor…
Ne hikmettir?
Kimsenin sesi çıkmıyor.
Bu ekonomik tabloda,
Hükümet patates soğan depolarının peşinde.
Böyle bir mantık var mı?
Gelecek yılın ilk 3 ayında kapanan dükkan sayısının iki katına çıkması bekleniyor.
Hiçbir işe yaramayan yalancı önlemler, esnafa küçük işletmeye dokunmuyor…
Hayret değil mi?
Kriz sadece küçük ve orta esnafa gelmiş gibi…
Odalara, hiç görev düşmüyor mu acaba?

***

ÖĞRETMENLER GÜNÜ


Tabiki başta büyük önder ve baş öğretmen Atatürk’ü andık.
Bir çok sivil toplum örgütü, bireyler, belediyeler öğretmenlerimizi andı.
Bu yılın en iyi “Öğretmenler Günü” eylemi ise Balçova Belediyesi’nden geldi.
Balçova Belediye Başkanı, Balçovalı çocukları doldurdu otobüslere,
Anıtkabir'e götürdü.
Bana göre örnek bir sosyal belediyecilik yaklaşımı oldu.
Başkan Çalkaya ve arkadaşlarını tebrik etmek lazım.
Düşünsenize; Atatürk saygısı ve sevgisi damarlarına işlendi bile.

***

AT YALANI


Sosyal medyada paylaşılmış çok hoştu.
Paylaşan TRT haber.
“Muğla’da 3000 yıllık cami restore edildi…”
Hey maşallah…
Hz. Muhammed 1400 yıl önce yaşamaştı.
Böyle bir yalan atmasyon olabilir mi?
Söz konusu TRT ise oluyor demekki…
At yalanı seveyim inananı…

***

DELİ ZİYA; “Suskunluğum asaletimden falan değil…Dişim ağrıyor kardeşim”