Güzelim turizm cenneti Çeşme'yi bırakıp İzmir'e yerleşmişler... Yeni olmanın acemiliği ile Arıkent'le Mimkent’i karıştırınca devreye girip hangi otobüse bineceklerini anlattım. Anne, "bunun eğitimi için geldik" dedi. "Bu" dediği 14-15 yaşlarında güzeller güzeli genç bir kızdı. Sanırım "Bu" olmaktan rahatsız olduğu için annesine ters ters baktı. Ben devreye girip arayı yumuşatmak istedim.
-Bıraksın okulu yeteri kadar okumuş.
-Olur mu? Benim kızım okuyacak. Mesleğini eline alacak sonrada ver elini yurtdışı...
-Neden yurtdışı?
Ne yapayım der gibi ellerini yana açtı ve “Artık bu ülkede bir gelecek göremiyorum” dedi. Otobüsleri geldi, binip gittiler.
Düşünün 40 yaşlarında bir kadın çocuğu için Türkiye’de gelecek göremiyor ve yurt dışında yaşamanın planlarını yapıyor.
***
Geçtiğimiz hafta sonu Marmaris’de düzenlenen Anadolu Medya Buluşmasında Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen gazetecilerle sohbet etme imkanı buldum. Hemen hemen her yerde durum aynı. Kaygı endişe kol geziyor.
Ülkeden kaçmak isteyenler çoğaldı. Suriyelilere benzedik. Gerçi onlar “Savaşma seviş” sözünü emir kabul edip burada ciddi bir üreme yaptılar. Üstelik geri dönmeye de niyetleri yok gibi…
Seçim atmosferine girdik. Ortalık toz duman. Cumhurbaşkanı adayları kim? Kimler ittifak yapacak. Kimler milletvekili adayı olacak. Ciddi adamlar, kadınlar televizyonlarda sürekli ahkam kesiyor. Derin derin analizler yapılıyor. Komplo teorileri havalarda uçuşuyor. Gazetelerin, televizyon kanallarının çoğu artık iktidar tarafından kontrol edildiği için sanki seçim yapmaya bile gerek yok havası yaratılmaya çalışılıyor.
Anne; "Çocuğum var, endişeliyim. Okulu bitirse iş bulamaz. İş bulsa geçimini sağlayamaz" diyor.
Sen, etine butuna bakmadan “bütün ülkeler bizi kıskanıyor” diyorsun.
Hadi ordan…