Tarihin her döneminde,
Ülke yönetmek zordu.
Kimileri bilgelikle,
Kimileri zorbalıkla,
Kimileri korkuyla yönetti.

Uzun yaşayan devletler,
Halklarının arasında,
Ayrımcılığı en az yapan,
Adaleti en çok çalıştırandı.

Binlerce yıllık devletler bile,
Adil olmayan yönetimle,
Çok kısa süre içerisinde,
Dağılıp, perişan oldular...

Kral II. Filip'in ölümüyle,
Oğlu İskender tahta geçti.
Öncelikli iş olarak,
Bütün olası rakiplerini öldürttü.

Ardından o dönemin,
En büyük filozofu sayılan,
Aristo’ya bir mektup yazdı.
Yanıt beklediği sorular şöyleydi:

Zaptettiğim yerdeki insanları,
Tahakkümüm altında tutmak için,
Şimdi neler yapmalıyım?
Ülkenin ileri gelenlerini,
Sürgüne mi göndereyim?
Hapse mi atayım?
Kılıçtan mı geçireyim?

Kısa süre içinde
Aristo’dan yanıt geldi.
Önerileri ise şöyleydi:
Eğer sürgüne gönderirsen,
Toplanıp başkaldırırlar.
Eğer hapse atarsan,
Hapishane militan yuvası olur,
Kontrolünden çıkar.
Eğer kılıçtan geçirirsen,
Onlardan sonraki kuşak,
İntikam hırsıyla büyür,
Günü geldiğinde tahtını sallar.

Çözüm olarak tavsiyem şudur:
Aralarına nifak tohumları ek.
Birbirleriyle savaşınca,
Hakem diye kendini seçtir.
Ama anlaşmaya giden
Bütün yolları da tıka...

Kıssadan hisse;
Ülke yönetmek için,
Adalet de bir yoldur,
Hıyanette bir yoldur.
Büyük İskender gibi,
Uzun eğlencenin ardından,
Hastalanıp, on gün sonra
Henüz çok genç yaşta,
Ölmek de var...